318 syf.
·
Puan vermedi
"insan"i sevmeyi bir kez daha hatirlatiyor Yasar Kemal, insani ve dogayi Ayancıklı Baba Yorgo Rum olduğu için gitmek zorunda bırakıldı, giderken şöyle demişti; "Türklere son sözüm: Tek meyveyle bahçe olmaz." Iste bunu anlatmis guclu kalemiyle. Mutlaka okunmali.
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Fırat Suyu Kan Akıyor BaksanaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20206,6bin okunma
318 syf.
·
Puan vermedi
Yaşar Kemal 'e şüpheyle baktığım dönemlerde okuduğum ve tüm şüphelerimin bittiği kitap .. Yazmak onun işi. Okurken gözlerimi yaşartan nadir kitaplardan biriydi. 80/100
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Fırat Suyu Kan Akıyor BaksanaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20206,6bin okunma
Reklam
318 syf.
9/10 puan verdi
Üstadı okumak, kelimelere secde etmek gibiydi...Kurulan her cümle uzun uzun okunmalıydı.. Poyraz Musa'ya hayran olmamak imkansızdı... Denizin, balığın, tarhana çorbasının tadıyla karışmış bir anlatım nasıl olabilir ki... harikaydı.. Ada Hikayeleri mutlaka okunmalı...
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Fırat Suyu Kan Akıyor BaksanaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20206,6bin okunma
318 syf.
·
Puan vermedi
Yaşar Kemal hep çukurovayı ağaları anlatıyor diyenlere cevap bu seri olabilir. Büyük usta tüm kitaplarında insanı,doğayı ve dünyayı anlatır.Ha birde yemekleri öyle bir anlatırki yerinizde duramazsınız. tüm kitapları gibi harika.
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Fırat Suyu Kan Akıyor BaksanaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20206,6bin okunma
Güneş daha karşı dağların ardında, deniz sütbeyaz, dünya uyanıyor, yeniden yaratılıyor, kayalıktan aşağıya iniyor, kayalardan fışkırmış çiçeklerin yoğun, keskin kokusu arasında. Aşağıya çakıl taşlarının, kumların arasına inince deniz menevişleniyor. Kuş sesleri, deniz, çiçek, arı kokusu... Poyraz Musa sarı katıramaklarının arasına uzanmış uyuyor. Güneş vurmuş çiçeklere, ada sarıya kesmiş. Gökteki yıldızlar çalkanıyor. Yıldızdan gök gözükmüyor. Silme yıldız. Çalkanıyor, savruluyor. Tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş ağacın yüz binlerce, milyonlarca çiçeğinin kokusu böceklerin, kuşların, ışığın, balıkların, karıncaların başını döndürüyor. Adada her şey, taş kaya bir esriklik içinde. Karıncalar bile kokulardan mest, serilmişler güneşin altına, kendilerinden geçmişler yerlerinden kımıldayamıyorlar, uyuşmuş kalmışlar.
Sayfa 196Kitabı okudu
Poyraz Musa da tepeden tırnağa apaktı.Karşı dağların ardı aydınlanınca deniz menevişledi. Denizin üstünde çok mor, çok turuncu, çok yeşil, çok sarı, çok kırmızı ışıklar kaynaşmaya başladı. Poyraz Musa, başını kaldırıp karşıya bakınca az ilerdeki adayı gördü, hızını kesti, kayığı durdurdu, ayağa kalktı, kollarını açtı, derin bir soluk aldı, kayık sağa sola hafiften sallanıyordu. Bir tansıkla karşı karşıyaydı. Ada pespembe bir ışığa batmıştı. Pembe ışık denize yansımış inceden dalgalanıyordu. Poyraz Musa, günün ucu gözükünceye kadar olduğu yerde, kayıkla birlikte sallanarak orada öyle, kendinden geçmiş durdu kaldı. Önce denizin aklığı kaydı gitti, bir anda gözden silindi. Ardından denize yansımış şeftali çiçeklerinin pembesi birden uçtu gitti adanın üstüne kondu. Yıldızlar parladı söndü. Bir balık, nerdeyse bir çocuk boyu, denizden fırladı, havada çakarak, çelik mavisi, çelik yeşili, çelik moru, çelik kırmızısı ışıklarını fışkırtarak, geri düştü. Balıklar, büyüklü küçüklü arka arkaya denizden fırlıyor, ışıklarını havada bırakarak denize geri düşüyorlardı. Denizin üstü bir çocuk boyu pul pul oldu.Poyraz Musa gülümseyerek yerine oturdu, küreklere yapıştı, kayığın burnunu gündoğuya doğrulttu, kıyı kıyı gitmeye başladı.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.