"Atatürk, bizim elimizden, yirminci asrın en büyük milli kahramanı milletinin elinden, bir büyük deha insanlığın elinden gidiyordu. Askerlikte ve politikada hiç şaşmaz sağdu- yusundan başka, bütün maddi manevi varlığında bir göçüş hali seziyorduk. Atatürk, sonsuz ölüm ülkesinin eşiğinde idi. Onun, bir dönülmez yolda bizden uzaklaştığını yana
"Ben sizlere oldum kağan,
Alalım yay ile kalkan,
Nişan olsun bize buyan,
Bozkurt olsun bize uran,
Demir kargı olsun orman,
Av yerinde yürüsün kulan,
Daha deniz, daha müren,
Güneş tuğ olsun, gök kurıkan."
"Ben sizlere oldum kağan,
Alalım yay ile kalkan,
Nişan olsun bize buyan,
Bozkurt olsun bize uran,
Demir kargı olsun orman,
Av yerinde yürüsün kulan,
Daha deniz, daha müren,
Güneş tuğ olsun, gök kurıkan."
İran-Irak sınırında yer alan Zağros Dağları’nda bulunan bir testideki
şarap tortusunun 7000 yıllık olduğu anlaşıldı. Bu testi, Pennsylvania’daki
Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Şarap kültürü tarihine en büyük katkıyı, şarabın yapılışını onlar bulmamış olmasına rağmen, Yunanlar yapmıştır. Nasıl mı?
Şaraba bir tanrı atayarak: "Dionysos".
Doğu geleneğine göreyse şarabı, İRAN şahlarından "CEMŞİD" bulmuştu. On
beş gün boyunca yedikleri üzümün kaynadığını görünce tadını beğenmemiş,
birkaç gün sonra üzüm suyu durulunca zehir diyerek süzüp bir şişeye doldurmuşlar. Dayanılmaz bir baş ağrısı çeken bir cariye intihar etmek için bu suyu içince yararı ve tadı görülmüş. Bu nedenle şaraba Şahdâru* adı verilmiş.
şah : kral , dâru : ilaç
şahdâru : Tüm ilaçlardan daha faydalı bir ilaç, mecazi anlamda üzüm şarabı denir