Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başlangıçta kobay karıncaları, emici bir boru ile kitle spektrometresine bağlanmış olan, cam bir kapak içine yerleştiriyordu. Karıncayı bir parça elma ile temasa geçiriyordu, o da başka bir karıncaya rastlıyor ve ona kaçınılmaz olarak "oralarda elma var" diyordu. Kısacası bu başlangıç hipoteziydi. Spektrometre, yayılan feromonları emiyor onları deşifre ediyor ve kimyasal bir formülle sonuçlandırıyordu. Örneğin "Kuzeyde elma var" sözcükleri: "metil-4 metilpirol-2 karboksilat" olarak söyleniyordu. Oranlar oldukça azdı, tümce başına 2-3 pikogram düzeyinde fakat yeterliydi. Böylece "elma" ve "kuzeyde" sözcükleri öğrenilmiş oluyordu. Deneylerini çok sayıda nesne, gıda ve konumda geliştirdi. Böylece gerçek bir Fransızca-Karınca sözlüğü elde etti. Ancak yüz kadar meyvenin, otuz kadar çiçeğin ve on kadar yönün adlarını anlayabildikten sonra uyarı feromonlarını, sevinç, öneri, yer belirleme feromonlarını da anlamayı başarmıştı; ona, antenlerinin yedinci halkalarındaki "soyut heyecanları"nın ne şekilde ifade edileceğini öğreten karıncalara bile rastlamıştı... Bununla beraber sadece onları dinlemesi yeterli gelmemişti. Onlarla konuşmak, gerçek bir diyalog kurmak istiyordu.
Sözlükler, bu kolektif düşüncenin nüfuzuna tanıklık eder. XVII. yüzyılın başında Nicot (1607) ve Cotgrave'ın (1611) söz­lükleri, gout [zevk/tat] maddesine küçük bir yer ayırır ve bura­da rastlanan tek örnek gıda alanındandır. 1679'dan sonra ise tersine, Richelet, Furetiere, Akademi ve Dictionnaire de Trevoux, konuya geniş yer ayırır ve metnin
Reklam
Bahaeddin Ögel, Türk kültür tarihi ile ilgili büyük eserinde,Türkler tarafından kullanılan bitkisel gıda maddelerini incelerken, bazı yabani bitki türleri hakkında da bilgi vermiştir. Bu bilgiler özellikle eski Türkler tarafından kullanılan yabani bitkileri saptamak yönünden çok değerlidir.