Bazı sahtekâr, riyakâr insanların namuslu numarasıyla orospuları, karısı veya kocası tarafından aldatılmışları, ahlaksızları görünce küçümser ve iğrenir gibi haller takındıklarını görünce pek kızardı. İğrenir görünürlerden çoğu o nevi insanlardan bin defa daha aşağılıktır. Riyakârlık, aşağılığın son haddidir. Sahiden iyi insanlar, kötüler hakkında laf söylemezlerdi. Belki sevmezlerdi, kızarlardı ama onu bile belli etmezlerdi. Kendi anlayışına uymayan insanlardan yaptıklarının kötü bir şey olduğunu bile bile zaruret, mukavemetsiz bir arzu; yahut da bizim kötülük bildiğimiz bir başka düşünce, başka tabiat, başka ahlak, başka yaradılış, başka ilcalarla çoğunluğa benzemeyenler-kusursuzlar- ancak kusursuzluğu bin bir tehlikeden sonra kazanmışlar kızmakta haklı olabilirlerdi. Düşünülünce onların bile pek hakkı yoktu…
Sayfa 14 - İş Bankası Kültür Yayınları
...işte cuma! Cumartesi... Hele bu ertesiler yok mu ertesiler? Bu ertesiler, kendilerini bir şey sanan insanlara benzerler. Sanki devam ediyorlar. Sanki bir bayramı, bir oh deyişi, bir sevişmeyi, bir sulhu, bir özgürlüğü, bir oyunu, bir aşkı, bir kardeşliği, bir dudak dudağa, bir anlaşmayı devam ettiriyorlar; yalancılar!
Reklam
Uçurtma demiş ki: "Ah! İpim olmasaydı!" Kant'ın güvercini daha ileri gitmiş: "Bir de şu hava olmasaydı!.." demiş. Her ikisi de kendilerini gökyüzüne yükselten şeyin bu iple, hava olduğunu unutmuşlar...
Her şeyin sonrasını düşünürsen en sonrası, günün birinde son nefestir hanım.
Ne tuhaf oluyordu erkekler, terk edildiklerini anlayınca…
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.