512 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Etkileyici bir kitabın sonuna gözyaşlarımın eşliği ile geldim. Hikaye Stalin yönetimindeki Leningrad'da (şimdiki adı Saint Petersburg) Leningrad Kuşatması'dan günümüze uzanıyor. Kitaba başladığımda bir annenin kızlarına karşı nasıl bu kadar uzak kalabildiğini, soğuk davranabildiğini okudukça nasıl yani demeden duramadım. Babaları, kızlarının hayatındaki anne ilgisizliğini müthiş bir sevgi ve anlayışla kapatmaya çalışıyor. Fontanka Köprüsü'nde başlayan masalı okudukça, o müthiş aşkın sonsuz can yakışına tanık olmak, savaşla birlikte yokluk ve açlıkla yapılan mücadeleleri okumak..... Vera, Leningrad Kuşatması'nda çok kayıplar veriyor. Yaşadıklarının izleri kızlarıyla aralarında aşılmaz gibi duran bir duvar örse de zamanı geldiğinde (ki bu zaman babanın ölümüyle başlıyor). Nina'nın ısrarları ile Vera 'Köylü Kız ve Prens' masalını anlatmaya başlıyor. Masal ilerledikçe aralarındaki duvar çöküntüye uğramaya başlıyor. Duvar küçüldükçe Nina ve Meredith'in annelerine olan yakınlığı şaşırtıcı değil elbette. Velhasılı kelam Kristin Hannah bir kez daha gönlümü fethetti. ;)
Kış Bahçesi
Kış BahçesiKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20164,938 okunma
Konuşmanın beceremediğini saf masumluğun susması başarır çoğu kez.
Reklam
Karıları ihanet edenlerin hepsi umutsuzluğa kapılsaydı, insanlığın onda biri asardı kendini.
Ancak acıya verdiğim değer kadar değer veriyorum hayata, onsuz edebilirim. Ama namus, benden çocuklarıma kalacağı için, yalnız onu savunacağım ben.
İktidar inatçı bir ayıdır, ama burnundan altınla yakalayıp istediğin yere götürebilirsin.
"Sana masal anlatmamı ister misin?" Bir an için ona şaşkınlıkla bakakalırken saçımı öptü ve masalı anlatmaya başladı. "Bir varmış bir yokmuş... Her yerin karla kaplı olduğu bir kış günüymüş." Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalını anlattıktan sonra sonuna geldi. "Sonra prens yetişememiş ve prenses ölmüş. Prensesin kötü kalpli üvey annesi de sonsuza dek dünyanın en güzel kadını olmuş." Ona tip tip baktım. "Hayır yanlış biliyorsun, sonunda prens ve prenses sonsuza dek mutlu yaşıyorlardı." Rüzgar gözlerini devirdi ve ardından iki koluyla beni sıkı sıkı sardı. Bu ağlamama iyi gelmişti, artık gözyaşlarım durmuştu. "Hah. O yalnızca küçük çocuklar üzülmesin diye hazırlanmış bir son. Ben mutlu sonlara inanmam," dedi. "Neden?" diye sordum tavana bakarken. "Ben sonun olduğu bir yerde mutluluğun olabileceğine inanmıyorum."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.