Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevr Antlaşması'nı ve tabii Üçlü Anlaşma'yı milliyetçilere silah zo-, ruyla kabul ettirmek görevi,İngilizlerin aracılığıyla Yunan ordusuna önerilir, o da kabul eder. Yunan hükümeti, bu hizmetine karşılık, İzmir ve Doğu Trakya'dan başka, İstanbul'un da Yunanistan'a verileceği ümidine kapılır. Fakat beklenilmeyen bir olay Yunanistan'ı karıştıracaktır. Kral Alek-sandros ölür. Venizelos, Konstantin'in tahta geri dönmesini engellemek için seçimleri yenilemeye karar verir ve seçime "ya Konstantin, ya ben!" sloganıyla girer. Halk Konstantin i ve onu destekleyen partiyi seçer. Venizelos yurtdışına kaçar. Vaktiyle Konstantin'in devrilmesine yardım etmiş olan Fransız hükümeti, Konstantine ve muhalefete oy veren Yunan halkına kızar ve yeni iktidara karşı tavır alır.
Cİmrilik Üzerine
... şu kökü kuruyası cimrilik hastalığı, doğup büyüdüğü aile çevresinde adama daha küçük yaşlardan bulaşır. Gitgide kökleşerek insanın bütün ruhunu kaplar, duygularını kurutur ve onu vurdumduymaz, bir bencil haline getirir. Böyle birinin içinde artık ince duygulara büyüklüğe benzer hiç bir şey kalmaz. Maddi çıkar, cimrinin bütün davranışlarını yönetir; onun çevresiyle kuracağı ilişkileri ayarlar. Cimrinin, kendisine yarar sağlamak için yaptığı atılımların başlangıcında hiç bir ahlaki özeniş bulunmadığı gibi, sonunda herhangi bir pimanlık da duymaz. Hatta bu tür davranışlarıyla, karşısındakine zarar ypamış, sıkıntı vermiş olsa da, içinde üzüntü yerine kıvanç duyar. Sanki başkalarının zararı onun karı, mutsuzlukları da mutluluğudur!
Reklam
Keşke olmasaydı dedirten kıymetli bir liste:
Yeryüzü kültür coğrafyasında zorunlu ya da gönüllü sürgünlüğü yaşayan edebiyatçılar : Rafael Alberti, Ramon, Arana, Manuel Andujan, Adonis, Adorno, Miguel Angel Asturias, Reinaldo Arenas, Max Aub, Francisco Ayala, Artura Barea, Joseph Brodsky, Bertolt Brecht, Ivan Bunin, Herman Broch, Augusto Roa Bastos, Samuel Beckett, Paul Bowles, Nina
Sayfa 24 - CAN YAYINLARI
Swiştov'da Aleko Konstantinov'un müzesini gezdiğim zaman, Aleko'nun bir alkol dolu şişede saklanan kurşunla delik yüreğinden daha çok, beni o müzenin duvarındaki bir karikatür içlendirdi, duygulandırdı: Unutamadığım o karikatürü kısaca anlatmaya çalışayım: Vurulmuş yerde yatan Aleko, bir eliyle göğsündeki kurşun yarasını tutarken, başucunda duran Bay Ganü'ye <<Beni sen mi vurdun? Olsun ne yapalım, demek böyle. . . Zarar yok!» diyor. Burda ki hümanizm, İsa'nın «Sağ yanağına vurana, solunu da uzat» öğütü değildir. Öyle anlaşılıyor ki, Aleko Konstantinov "Bay Ganü, adlı kahramanında simgeleştirdiği tipi hem çok seviyor, hem de ona çok kızıyor. Kızdığı için, alay ediyor onunla, yerden yere vuruyor, onun bütün eksikli yanlarını ortaya çıkarıyor. Ama bu kızgınlığı, ona olan sevgisindendir. Bay Ganü'ye ancak sevilerek kızılabilir. Çünkü, ondaki bütün kusurlar, kötü yönetimin ve eğitimin kusurlarıdır.
Sayfa 237 - Adam YayınlarıKitabı okudu
Bay Ganü'nün Yaratıcısı
Bay Ganü'nün çok kaba, çok kurnaz ve çok çıkarcı dış görünüşünün altında büyük bir yetenek gizlidir. Onda gizli kalmış bu yeteneğin, eğitim-öğretimle işlenip ortaya çıkmamasının suçu, elbet Bay Ganü'lerin değil, toplumun bozuk düzeninin ve o bozuk düzeni yürüten yönetmenlerindir.. Aleko Kostantinov, bilgisizliğiyle, kabalığıyla, çıkarcılığılı ve kurnazlığıyla amansızca alay ettiği Bay Ganü'yü gerçekte sevdiğini, ona acıdığını romanında belli etmiş ve bunu okura duyumsamıştır. Aleko Konstantinov'u kurşunlayan, Bay Ganü'lerden biridir...
Sayfa 218 - NESİN YAYINCILIKKitabı okudu