Kısacası, bir şeyi yapmamızın veya yapmamamızın sebebi ölüm, sürgün veya acı değildir; kendi fikirlerimiz ve isteklerimizdir.
Burada bedenin gereksinimleri yüzünden üzerimizde güç sahibi olduğunu zanneden triranlar var.
Reklam
“ Epiktetos, artık bu biçare bedene bağlı olmaya, onu beslemeye, dinlendirmeye yıkamaya ve onun yüzünden başkalarının dileklerine boyun eğmeye katlanamıyoruz.
"Ömrüm dramatik konuşmalar yapıp kendi konuşmamdan büyülenmekle,tekrar böyle bir konuşma fırsatını beklemekle geçmiştir Gerçi sanıyorum ki bütün kafasızlar aynı durumdadır"
Gevşek Dudakların ve Gevşek Ahlakın İkiyüzlülüğü
Ahlak üzerine güzel söz söylemede üstlerine yoktu! Bu yüzden yozlaşan düzende ahlaksızlığa dolaylı yoldan arka çıkıyorlardı. "Yozlaşan düzen" belirsizlik doğururdu. Erdemleri en yüksek sesle vaaz edenlerin, genellikle onları kapalı kapılar ardında en az uygulayanlar olduğu söylenir. Yolsuzluk ve adaletsizliğin toplumsal kurum ve yapılarda derinlere kök saldığı zamanlarda, reform yönünde anlamlı çabalar olmadan, iyi niyetli sözler boşta kalırdı. Sözleri birçok kişinin karşı karşıya olduğu gerçeklerle uyuşmuyordu, bu da dolaylı olarak adaletsiz bir statükoyu desteklemişti. Uygulamada ahlaki metanetten de yoksunlardı. Hayatın incelikli olduğunun ve hiç kimsenin tamamen erdemli olmadığının kabulü eleştiriyi dengeleyebilirdi ama liderlerin pek çoğu dürüstlük, şefkat ve adalet ilkelerini yücelttiklerini iddia ediyor, ancak politikaları ve öncelikleri farklı bir hikâye anlatıyordu. Topluluklar bozuk sistemlerden dolayı acı çekerken, kibirli konuşmalar boş geliyordu halka. Adil olmak gerekirse hiçbirimiz ilkelerimize göre mükemmel bir şekilde yaşamıyorduk. Hayat karmaşık seçimler sunardı ve insanlar hata yapardı. Ancak toplum üzerindeki güç ve nüfuz sahibi konumlarda daha yüksek bir standart beklenir. Zor sorunlarla karşılaştığımızda gerçek karakterleri görürüz; çözüm yüce vaazlarda değil, acıyı hafifleten somut çarelerdeydi.
Yaptığı her işte yalnız kendini düşünen kişinin işiteceği tek şey insanların yakınmasıdır.
Reklam
İnsanların hataları soylarının hatalarına benzer. Bir kişinin yaptığı hatalara dikkatle bakın, o zaman soyunu da görürsünüz.
İyiliğe erişmemiş insan, yoksullukta ve çetin zamanlarda dayanamayacağı gibi, neşesini de uzun süre devam ettirmez. İyi olanlar iyilikte kalır. Bilge olanlarsa, faydalı olacağını bildiklerinden, iyi olanın peşinden giderler.
Farklı Sokratesler
Xenophon ve Platon, Sokrates'i, Markos ile Yuhanna İncillerindeki İsa'lar kadar farklı biçimde resmetmişlerdir. Markos İncilindeki İsa mesellerle, kısa aforizmalarla konuşup sorulan sorulara kesin yanıtlar verirken, dördüncü İncil'in İsa'sı farklı derinliklerde anlaşılabilecek olan yoğunluklu söylevler verir. Xenophon'un sorular soran, iddialar ortaya koyan ve ustalıklı bir tarzda nasihatler veren Sokrates'i ile Platon'un Devlet'te resmettiği, edebi açıdan hünerli bir üslupla anlam katmanları sergileyen derin metafizik konuşmalar yapan Sokrates arasında da buna benzer bir karşıtlık vardır.
Sayfa 59 - Küre Yayınları - çev. Serdar UsluKitabı okuyor
158 syf.
·
Puan vermedi
Postmodern bir kapı: Fındık Sekiz
Romanı postmodern bir kurguda ilerliyor Öncelikle postmodern roman nedir ? Fındık Sekiz'i postmodern kılan özellikler nedir? Bu soruların cevapları bizlere kitabı daha iyi anlamamızı ve postmodern hakkında ihtiyacımız olduğumuz cevapları verecektir. Postmodern roman; içinde anlam kapalılığı, metinler arası göndermeler, dil ve kelime
Fındık Sekiz
Fındık SekizMetin Kaçan · Everest Yayınları · 2012166 okunma
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.