Vartan İhmalyan’ın adına ilk kez yıllar önce internette kaynak tararken rastlamıştım. Hayatın onu bir oraya bir buraya savuruşunu görmüş; yaşamının ana hatlarını şaşkınlık ve kahkahayla arkadaşlarımla paylaşmıştım. Yıllar sonra İstanbul’da Yunan Konsolosluğu’nda kardeşi Jak İhmalyan’ın (1922-1978) resim sergisine gitmiştim. Sürgündeki kardeşlerin
Bir işe başlamak, orda tutunmak kolay mı? İş, tıpkı bir fidan dikmeye benzer, onu koruyacaksınız, sulayacaksınız, toprağını kabartacaksınız, gözünüz üstünden eksik olmayacak.
Gurur, fazla kıskançlık, kibir, inat ağaçların fazla olan dalları gibidir. Bunlar budanmayınca ağacın iyi meyva vermediği gibi, insanlar da fazla duygulardan sıyrılmış olamazlar.
Petite marchande d'illusion
Zülfü inmiş yanağına yarımaya nazire
Bütün mahalle âşığı; belki hâlâ bakire
Gençler istiâreye yatar sokağımdan geçerken
Salınır nazar-ber-kadem çehresi bize mekrûh
Zamanı durdurur yosma öyle nazlı, öyle şûh
Nabız bile yavaş atar sokağımdan geçerken
Bakanın göz kapağında meşûm şaklar kırbacı
Yılankavî saçlarıyla bu küçük işportacı
Gözbağları alır satar sokağımdan geçerken
2018
"Bombay tren istasyonundaki işportacıdan küçük bir pirinç kabı uygun bir fiyata almak isteyen zengin turisti düşünün. İşportacı fakir olabilir fakat piyasayı bilmesi olası. Kabı bu turiste satmazsa, başka bir turiste satabilir. Tecrübesiyle, kabı birine ne zaman ve kaç paraya satabileceğini tahmin edebilir. Turist zengin ve 'güçlü' olabilir, fakat bu müzakerede, kabın aşağı yukarı kaç para edeceğini ve benzer bir kabı başka bir yerde bulmanın zorluğunun ne olduğunu bilmedikçe, aslında güçsüz olacaktır."
Sayfa 119 - İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu