Öykücükler ya da en aza indirgenmiş anlatılar diyor çevirmen Celal Üster bu masallara. Kısa ama derin, kısa ama vurucu, kısa ama delici bu öyküler.
İnsanların içindeki karanlığa ışık tutmuyor tam aksine karanlığın içine itiyor sizi. Sizi avucunuzun içine alıyor, evirip çeviriyor, duvara fırlatıyor, oradan bir kuyun içine atıyor bu da yetmiyor bir lağımda boğuyor. Kısa öykü okurlarındansanız bu yazarı kaçırmayın derim.
Tarih bir ses çıkaracak olsaydı, bir çığlık, bir inilti, bir haykırış, bir bağırtı, bir böğürtü, bir homurtu, bir haykırış olurdu bu. Neyse ki, tarih konuşamaz – ağzına tıka basa ölüler, küller, çamur, kan, kemikler, ölüler tıkıştırılmıştır.
Tarih bir ses çıkaracak olsaydı, bir çığlık, bir inilti, bir haykırış, bir bağırtı, bir böğürtü, bir homurtu, bir haykırış olurdu bu. Neyse ki, tarih konuşamaz – ağzına tıka basa ölüler, küller, çamur, kan, kemikler, ölüler tıkıştırılmıştır.
Norman Lock
Tarih bir ses çıkaracak olsaydı, bir çığlık, bir inilti, bir haykırış, bir bağırtı, bir böğürtü, bir homurtu, bir haykırış olurdu bu. Neyse ki, tarih konuşamaz – ağzına tıka basa ölüler, küller, çamur, kan, kemikler, ölüler tıkıştırılmıştır.
Norman Lock