* Resim elle değil akılla yapılır.
Michelangelo
Her kitabı tek tek incelemek yerine üçünü de okuduktan sonra incelemeyi daha makul gördüm. İncelememe Jean-François Millet’nin çok sevdiğim sözüyle başlıyorum: ‘’Sanata gerçek gücünü veren şey, sıradan olanı en yüce duyguyla ele
Araçlar anlatım gücünü yitirecek ölçüde incelip zayıfladığı zaman, insan dilini oluşturan temel ilkelere dönmemiz gerekir.
Matisse, Fovizm üstüne konuşurken, 1936
Paul delaroche
Pieter bruegel( özellikle flemenk atasözleri resim incelemesi )
Gustav klimt
John william waterhouse
William adolphe bouguereau
Peter Nicolai arbo
Louis gallait
Hieronymus Bosch ( dünyevi zevkler bahçesi resim çözümlemesi baya ayrıntılı)
Bu yıl okuduğum kitaplardan oluşan listem,
Marcel Proust - Yakalanan Zaman
James Joyce - Ulysses
Elias Canetti - Körleşme
Robert Musil - Niteliksiz Adam I
Thomas Bernhard - Eski Ustalar
Hermann Broch -Büyülenme
Julio Cortazar - Blow Up
J.P. Sartre - Özgürlük yolları 3
Norbert Lynton - Modern Sanatın Öyküsü
Flann O'brian - Dalkey Arşivi
Bonus: Jose Saramago - Kabil
Sanatçıya bütünüyle uyan bir görev yoktur. Öğretici ve araştırmacı olarak sanatçıları ikiye ayırabiliriz. Öğretici olan sanatçı, bir halk kesimine hitap ettiğinin bilincindedir ve sanatının bir bölümünü insanları etkilemeye kullanır. Oysa araştırmacı, kendi sanatsal sorununu tanımlayıp çözüm bulmak için sanat yapar. Öğretici sanatçının aktarmak istediği bir iletisi, bir görüşü vardır; eserleri bunların bir formülü, açıklanışıdır. Eserleri başkaları tarafından görüşmek için yapılmıştır. Araştırmacı daha sessiz kalmaktan hoşlanır.
«Norbert Lynton da “Kübizmin en parlak örnekleri sonunda, sanat akademileri gibi, burjuva sınıfına ve onun saygınlığına hizmet etmemiş miydi? Fütüristler savaş propagandası yapıp, ülkelerinin bu savaşa girmesine yardım etmemişler miydi? Ekspresyonizmin en çarpıcı örneklerinden bazıları, aşırı milliyetçiliğin izlerini taşımıyorlar mıydı” der ve “Öyleyse sanat da bir yanılsama mıydı? Yenilikçi sanat bir şey başarabilmiş miydi?” diye sorar.»
Norbert Lynton da “Kübizmin en parlak örnekleri sonunda, sanat akademileri gibi burjuva sınıfına ve onun saygınlığına hizmet etmemiş miydi? Fütüristler savaş propagandası yapıp, ülkelerinin bu savaşa girmesine yardım etmemişler miydi? Ekspresyonizmin en çarpıcı örneklerinden bazıları, aşırı milliyetçiliğin izlerini taşımıyorlar mıydı” der ve “Öyleyse sanat da bir yanılsama mıydı? Yenilikçi sanat bir şey başarabilmiş miydi?” diye sorar.
Romantizmin ortaya çıkışına kadar sanat, kendine tanıdığı özgürlükler ne olursa olsun, bugün bile bazı çevrelerde 'uygarlığın beşiği' olarak tanımlanan Akdeniz'den kaynaklanan bir ana gelenekle ilgili olarak ele alınıyordu.
Sanatların tarihsel açıdan incelenmesi, bizi bu sanatların ortak kaynağı olan dine ve büyüye götürmekle birlikte, her sanatın kendine özgü niteliğini ve gelişme olanaklarını tarih dışı bir yaklaşımla incelemeyi de engellemedi. On sekizinci yüzyılda Lessing her sanatın nasıl bir iletişim sağlayabileceği sorusunu ortaya atmıştı; yüzyıl sonra ise