Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Ne zaman gün doğsa şafak sökse
Artık acılar içinde doğacaktır
Zehra bilindiği üzere Türk Edebiyatının ilk psikolojik romanı. Tam olarak psikolojik roman sayılmasa da içinde barındırdığı psikolojik ögeler sebebiyle edeyatımızda bir ilktir. Lisede verilen Türk Edebiyatı dersleri sayesinde ben de büyük bir önyargı oluşturmuştur ilklerimiz. Okumak için kendi kendimi ikna edip zorla da olsa kitaba başladım. Kitap daha ilk sayfalarda önyargımı yıkıp beni içine çekti. Heyecanla ve merakla bitirdim.
Kitabın genel konusuna bakacak olursak Zehra'nın kıskançlığı, Suphi'nin ayran gönüllülüğü, çapkınlığı çerçevesinde geçiyor. İncelemenin bundan sonrası kitap hakkında ipucu içerebilir.
Güzel ve alımlı bir kız olan Zehra çok kıskanç bir insandır. Babası kızın bu huyu yüzünden evde kalacağını ve evlenemeyeceğini düşündükçe üzüntü duyar. Romantik, sevgi dolu ve yakışıklı bir insan olan Suphi ise Zehra'yı bir kere görmüş ve onunla evlenmek istemiştir. Zehra'nın babası kızının evlenmesini onaylar ve Zehra ile Suphi evlenirler. Her şey çok güzel giderken Suphi'nin validesi Münire Hanım, Sırrıcemal isimli güzel cariyeyi eve alınca olanlar olur. Suphi, Zehra'nın kıskançlığı sayesinde bu güzelliğe vurulur ve Zehra bu durum karşısında kendini kaybeder. Zamanla Zehra ve Sırrıcemal'in arasında kalan Suphi için işler giderek karmaşık bir hal almaya başlar.
Zehra'nın intikam arzusu, Suphi'nin çaresizliğini büyük bir merakla okudum. Türk edebiyatına olan önyargılarım kırılmış oldu bu eser sayesinde. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Herkese tavsiye ederim. İyi okumalar.
"Babam Münire'yi kaçırmış; ben de Feride'yi kaçırayım, bir uzun hikaye olsun."
•
Tadı damağınızda kalacak bir uzun hikaye.. Sosyalist Ali'nin sinemayı ateşe verip Münire'yi kaçırdıktan sonra anılarına kimi zaman bir vagonun, kimi zaman küçük bir kasabanın eşlik ettiği bir Anadolu hikayesi. İçinde Anadolunun delikanlıları, aşık olunan kızları, efsane olarak çıkıp yerini latifeye bırakan öyküler, kasaba esnafı, işsizlik, hapis, aşk, sevgi ne ararsanız var. Güzel tarafı hepsi o kadar dengeli o kadar dozunda, homojen serpiştirilmiş ki hiçbir konu fazlasına gitmemiş.
•
Sevdiklerimin 'Mustafa Kutlu oku' ikazlarına dayanamayıp işe koyulayım dedim. Ve ısrarların sebebini henüz 1 kitabını okumuş olmama rağmen galiba anladım. Bana kalırsa kitapları anlattıkları kadar anlatmadıkları şeyler de oluşturur. Bu 'uzun hikaye'de görüyorum ki Ali yola koyulunca ne olacak halim, napacağız ne edeceğiz demiyor bilinmeze gitse de. İşsiz kalınca buhranlar geçirmiyor. Münire hanımı kaybedince ,üstelik karnındaki bebeğiyle, depresyona girip yataklara düşmüyor. Yani Mustafa Kutlu yazdıklarıyla görünmeyen bir teslimiyeti, kadere ve Allah'a güveni, inancı, isyana asla düşmemeyi öyle güzel harmanlanmış ki eline yüreğine kalemine sağlık..
Münire Hanım varlıklı bir paşanın kızıdır. Konakta büyüyen Münire Hanım yine kendisi gibi konakta yetişen komşusu Cemil’e âşık olur. Münire ile evlenme kararı alan Cemil Münire’nin babasının engellemeleri ile karşılaşır. Münire’nin babası kızını Nafi Molla’nın oğlu Rükneddin ile evlendirmek ister. Rükneddin ile evlenen Münire mutlu olamaz. Kocasının hizmetçilerle olan ilişkisini öğrenince de evi terk eder. Cemil’le yeniden görüşmeye başlayan Münire, Cemil’in Anadolu’ya sürgün edilmesi sonunda bu görüşmelere de zorunlu olarak son verir. Yıllar sonra Münire ile Cemil tekrar karşılaşırlar. Cemil Bey evlenmiştir ve düşkün bir haldedir. Bu vaziyeti gören Münire ise büyük bir hayal kırıklığına uğrar.
115 syf.
8/10 puan verdi
Yazarla tanışma kitabım olur kendisi. Bazen ailevi bazende siyasi sebeplerden dolayı oradan oraya sürüklenen bir ailenin hikayesi aslında. Ali, Münire ve oğulları. Üç kişilik bu küçük aile hiçbir zaman tam olarak bir yere yerleşemiyorlar. Yaşadıkları yerde mutlaka bir olay yaşanıyor ve tekrar göçebe hayatlarına geri dönüyorlar. Hikayeyi ailenin küçük oğlunun ağzından dinliyoruz.
Yazarın kitaplarını bir çok yerde görmüş ve hep okumak istemiştim. Dilini sevdim, son derece akıcı ve kolay okunan bir kitaptı. Anlatılan hikayelerde çok sıcak ve içtendi. Bu tarz Anadolu hikayelerini okumayı çok seviyorum. Yazarın diğer kitaplarını da kitaplığıma ekleyeceğim. Ayrıca kapaktan da anlaşılacağı üzere kitap filmede uyarlandı. En kısa zamanda filminide izlemek istiyorum.