Hep O Şarkı. Roman'da kahramanımız Münire; yazın çalışmalarıyla geçmişte yaşadıklarını aktarıyor bizlere. Çocukluğundan beri aşık olduğu Cemil'den nasıl ayrıldığı, istemediği bir evlilik yapmak zorunda kalıp aldatıldığı; Cemil'e kavuşması ama sonra yeniden kaybetmesi ve iki yabancı olarak yeniden bir araya gelmeleri... Edebiyatımız bağlamında aşıklarımız hep acılar çekerler, ya yasak aşka ya engellenen bir aşka sahip olurlar. Münire'nin başından geçenleri okurken kendinizi onun yerine koymakta zorlanmıyorsunuz, üzüntüsünü derinden hissediyorsunuz. Ne yazık ki eserin sonunun az biraz böyle biteceğini kestirmiştim. Eskiden türk dili ve edebiyatı okuyordum, bölüm değiştirmeden önce o kadar metin tahlili yaptım ki işaretlerden neyin nereye varacağını zorlanmadan anlayabiliyorum. Anlamsızca her sayfada
Sergüzeşt romanı aklıma gelip durdu, deja vu'yu bir türlü kesemedim lakin eserin kendine has bir melodisi bulunuyor. Kitapsız kalınırsa, rahatlıkla alınıp okunabilir.
Hep O ŞarkıYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20183,310 okunma
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da..
Hakeza sevda uğruna ölmek de..
Mevzu “To be or not to be” değil..
Bütün mevzu Tahir’le Zühre olabilmekte; yani yürekte..
Kitabımızın içinde yer alan alan nazım Hikmet şiiri kitabın özünü çok çok iyi anlatmakta..
Okunmaya değer..
Okuyunuz efendim..
Mustafa kutlu’yu 3 sene önce okumuştum ama o zamanlar beni çekmemişti dün tekrardan okumaya başladım ve kitap hemen bitti beni alıp hikayenin içine sürükledi Ali ve Munirenin aşkı ,
Ali’nin oğluyla olan iletişimi çok etkileyiciydi , çerezlik harika bir kitaptı …
En etkilendiğim sözü ise Munire ‘nin Ali ye söylediği
“Ayakkabılar eskir , herşey eskir ama sen eskime Ali’m “
Uzun HikâyeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202336,4bin okunma
Münire'ye
Bir gün, laf arasında, bana: “Bir beşik gibi sallanır dünya, rahat uyusun diye bütün çocuklar...'” gibi bir söz söylemiştin. O gün bu gün düşünürüm ki, insanların barışını ve evrensel sevgiyi daha özge bir biçimde anlatmak kabil değil. Ben yaşantımı şiire, şiirimi de bu sevgiye verdim. Sanırım, kitapta savaş sözcüğünü bulmayacaksın. Kaldı ki, esinim senden gelir. Onun için, kitabı, sevinerek, sana armağan ediyorum; sana ve bu inançla yaşayanlara, ölenlere...
8.7.1974
Sanırım doğu kültüründe okuduğum ilk kitaptı ve açıkçası "bana" saçma gelen çok fazla batıl inanç vardı. Çok odaklanamadım okurken bu yüzden hikayenin geçtiği zamanı pek anlayamadım. Yani Saddam diyor, kadınların araba kullanması için ayaklandıkları tarihten, savaşlardan bahsediyor sonra 1412 diyor. Nerede hayal nerede gerçek anlamak çok zor oldu benim için. Nihayetinde bitti.
Aslında hikaye bir savaş dönemini anlatmak istemiş ve bunu bir intikam aşkı üzerinden benzetmelerle işlemek istemiş ama bence oturmamış. Sanki acemice ya da havada kalmış gibi. Bunun yanında yazar Arap kültürünü de eleştirmeyi araya sıkıştırmış. İtiş tepiş bir hikaye gibiydi. Her şeyden azar azar serpiştirilmiş. Yazarı daha önce hiç okumadım açıkçası araştırmadım da ama amacını daha uygun bir hikaye ile gerçekleştirebilirmiş bence ya da dediğim gibi, sanırım kültür farklı olunca ben garipsedim. Her neyse... Okuyup da beğenen varsa aşağıya eleştirimi gömüp sebebini açıklarsa çok sevinirim. Nereyi atlamışım, görmek isterim.
Tanzimat döneminin ünlü yazarı Nabizade Nazım'ın temel dinamiklerini yansıtan bir eserdir Zehra.Kitapta masal gibi başlayan aşk ihanete kadar sürüklenir,kibire,intikama kadar gider.Olağanüstü güzellikte aşk yaşayan Zehra ve Suphi çiftimizin arasına Münire hanımın iyilik yaptığını sanması üzerine üçüncü kişi olarak sırrıcemal girer.Suphi ilk başlarda bu kadına acısa da hisleri değişir,aşık olur-daha doğrusu öyle zanneder-zehra ve sırrıcemal arasında rekabetler başlar,Zehra intikam almak için yollar arar.Eh tabi aradan bir zaman geçer Suphi gönlünü Rum asıllı bir kız olan Üraniye kaptırır.Fazla detay vermeyeceğim malum okumayanlarınız vardır detay veripte okuma hevesinizi kırmak istemem.Son olarak şunu söyleyip bu yazımı bitireceğim:Hayatta herşey yolunda giderken hemen umutlanıp sonsuza kadar sürecekmiş gibi düşünmemeliyiz.Çünkü hayat,umutlandığınız anda araya üçüncü,dördüncü ve nicece kişileri sokup çıkmaza sürükler.Sağlıcakla ve afiyetle kalın sayın hanımefendiler,beyefendiler.
ZehraNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201911,4bin okunma
Merhaba, bir sahaftan tesadüfen aldığım bu kitabı okuyup sizler için yorumladım. Bütün peygamberler hakkında bilgi veren, hikaye olarak anlatan çok güzel bir kitap. Sırası ile her peygamberden gönderiliş sebebini, çabalarını anlatan bu kitabı yazarın dilinin akıcı olması ile hızlı bir şekilde okuyup bitirdin. Bilmediğim o kadar olay varmış ki bu kitabı okumam çok iyi oldu. Herkesin de okumasını tavsiye ederim.
Gerçekten bir solukta okuduğum bir kitap oldu. Okurken Münire ile birlikte yıprandığımı hissettim. Okuduğum ilk Yakup Kadri romanıydı ama çok sevdim. Yarım kalmış bir aşk hikayesi... Okurken hep dedim ki " ya artık bir konuşun birbirinizle" ama ne çıkar! O kadar çok güzel bitsin istedim ki olmadı. Keşke biraz daha Cemil Bey'in duygularına yer verselerdi diye düşündüm ama roman Münire' nin anlatımındaydı. O yüzden Cemil bey bende çok eksik kaldı. Okumak isteyen okuyucular varsa gerçekten okumanızı tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar .