Ölüm ey ölüm ey yaşayan ölüm Heybetli ölüm zalim ölüm Gözyaşlarım ruhumun kanı Islatıyor toprağı şu son defa Beni öpen toprağı ey gözyaşlarım Akın amansız acımın yoluna Varsın şu dünya sarsın seni Ey yakışıklım sarsın seni yüzük misali Varsın o olsun bize nişan yüzüğü
Sayfa 28
Kadının nişan yüzüğünüe bakıyordu "keşke dedi keşke o taksaydı bu yüzüğü bana" dedi içinden. Bir kez daha gözleri etrafta gezindi onun yeşil gözleriyle buluştuğunda ayırmadan gözlerini son kez baktı. Adam gözlerini yumdu anlamıştı evet kadının hislerini artık biliyordu. Fakat ikiside o an bir şeyi daha anlamışlardı... "Artık herşey için çok geçti"
Reklam
Atilla
Ancak Valentinian’ın kız kardeşi Honoria, 450 yılının bahar aylarında abisinin kendisini ittifak uğruna Roma’daki senatörlerden biriyle nişanlanmaya zorlaması üzerine, Hun imparatoruna yardım çağrısında bulunan bir mektupla birlikte bir de nişan yüzüğü gönderdi. Abisinin planlarına bozmaya sadece Attila’nın kudretinin yeteceğini düşünüyordu. Her ne kadar Honoria bir evlilik teklifinde bulunmamış olsa da, Attila, yardım çağrısını, bu şekilde yorumlamayı tercih etti ve çeyiz olarak da, Hunlardan kaçan Gotlar, Vandallar, Alanlar ve diğer kabilelerle dolu Galya’yı, diğer bir deyişle neredeyse Batı Roma’nın yarısını istedi. Durumdan haberdar olan Valentinian, kız kardeşini sürgüne yollarken, annesi de Attila’ya sözde evlilik teklifinin geçerli olmadığını söyleyen hakaretamiz bir mesaj gönderdi. Attila, ikna olmamıştı. Kısa bir mesaj yollamakla yetindi: ‘Benim olanı almaya geleceğim!’
Timaş YayınlarıKitabı okuyor
“Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi, Bende çıkar güneş aydınlığına. Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi. Seni hatırlatır her zaman bana. Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi!'' ...Sezai Karakoç/monna rosa
Neler neler var içimde, Anlatsam inanmayacaksın, Gam boğuyor beni... Pembe Marmara... Bir ölü gelecek evine yarın, Gözlerinde yarım kalmış arzular,
Yağmur yağma onun sahte nişan yüzüğü paslanır.
agido

agido

@Agitiste
·
21 Mayıs 21:35
Yağmur yağma ayakkabımı yeni aldım
Reklam
Gloin divanda oluş sebebi
“Halkımızın üzerine,” dedi Gloin, “bir huzursuzluk gölgesi düşeli çok yıllar oluyor. Bunun nereden geldiğini ilk başta fark edemedik. Kıyıda köşede fısıldaşmalar başladı: Bizim dar bir yere sıkıştp kaldığımız, daha geniş bir dünyada daha büyük zenginlikler ve ihtişam bulacağımız söyleniyordu. Bazılan kendi dilimizde Khazad-dûm dediğimiz,
"Hayır. Ama herhalde döve döve ezilir, veya eritilebilir." "Dene!" dedi Gandalf. "Hemen dene!" Frodo Yüzük'ü tekrar cebinden çıkartarak baktı. Şimdi sade ve pürüzsüz görünüyordu, görünürde işaret veya nişan yoktu. Altın son derece ince ve saf duruyordu; Frodo renginin ne kadar zengin ve güzel, halkasının ne kadar mükemmel olduğunu düşündü. Hayran olunası bir şey, tam anlamıyla kıymetli bir şeydi. Yüzüğü ateşin en sıcak yerine fırlatıp atmak niyetiyle cebinden çıkartmıştı. Fakat şimdi kendisini iyice zorlamadıkça bunu yapamayacağını fark ediyordu. Tereddütler içinde, Gandalf m ona anlattığı her şeyi hatırlamaya çalışarak Yüzük'ü elinde tarttı; sonra bir gayretle, sanki alacakmış gibi bir hareket yaptı fakat bir baktı ki, tekrar cebine geri koymuş. Gandalf acı acı güldü. "Gördün mü? Daha şimdiden, sen bile Frodo, onu ne kolay kolay bırakabiliyorsun, ne de yok etmeye gönlün var. Ve ben sana bunu 'yaptıramam' zor kullanırsam başka, bu da senin aklını sakatlar. Fakat Yüzük'ü sakatlamaya gelince, bu konuda zor kullanmak faydasız. Onu alıp ağır bir balyoz da indirsen, yüzükte bir iz bile bırakamazsın. O, ne senin, ne de benim ellerimle yok edilebilir.
"Hayır. Ama herhalde döve döve ezilir, veya eritilebilir." "Dene!" dedi Gandalf. "Hemen dene!" Frodo Yüzük'ü tekrar cebinden çıkartarak baktı. Şimdi sade ve pürüzsüz görünüyordu, görünürde işaret veya nişan yoktu. Altın son derece ince ve saf duruyordu; Frodo renginin ne kadar zengin ve güzel, halkasının ne kadar mükemmel olduğunu düşündü. Hayran olunası bir şey, tam anlamıyla kıymetli bir şeydi. Yüzüğü ateşin en sıcak yerine fırlatıp atmak niyetiyle cebinden çıkartmıştı. Fakat şimdi kendisini iyice zorlamadıkça bunu yapamayacağını fark ediyordu. Tereddütler içinde, Gandalf m ona anlattığı her şeyi hatırlamaya çalışarak Yüzük'ü elinde tarttı; sonra bir gayretle, sanki alacakmış gibi bir hareket yaptı fakat bir baktı ki, tekrar cebine geri koymuş. Gandalf acı acı güldü. "Gördün mü? Daha şimdiden, sen bile Frodo, onu ne kolay kolay bırakabiliyorsun, ne de yok etmeye gönlün var. Ve ben sana bunu 'yaptıramam' zor kullanırsam başka, bu da senin aklını sakatlar. Fakat Yüzük'ü sakatlamaya gelince, bu konuda zor kullanmak faydasız. Onu alıp ağır bir balyoz da indirsen, yüzükte bir iz bile bırakamazsın. O, ne senin, ne de benim ellerimle yok edilebilir.
724 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.