Und mit Bergen soll der Erkennende bauen lernen! Wenig ist es, dass der Geist Berge versetzt, - wusstet ihr das schon?
Ihr kennt nur des Geistes Funken: aber ihr seht den Ambos nicht, der er ist, und nicht die Grausamkeit seines Hammers! (Nietzsche)
And with mountains shall the discerning one learn to build! It is a small thing for the spirit to remove mountains, - did you know that before?
You know only the sparks of the spirit: but you do not see the anvil which it is, and the cruelty of its hammer! (Bill Chapko)
Ve idrak eden kişi, dağlarla inşa etmeyi öğrenmeli! Hiçbir şey değildir tinin dağları yerinden oynatması – biliyor muydunuz bunu?
Sadece tinin kıvılcımlarını biliyorsunuz: ama görmüyorsunuz onun örs de olduğunu ve görmüyorsunuz çekicinin zalimliğini. (Mustafa Tüzel)
Kavrayan, dağları inşa etmeyi de öğrenmeli. Zekânın dağları devirmesi pek büyük bir şey değil. Bunu biliyor muydunuz?
Siz yalnız zekânın kıvılcımını tanırsınız. Fakat siz örsü ve çekicin gaddarlığını bilmezsiniz (Korkut Ata)
Ve dağlarla öğrenecek gören kişi kurmayı! Ruh için dağları devirmek önemsiz bir şeydir, — bunu biliyor muydunuz?
Siz ruhun ancak kıvılcımlarını bilirsiniz: fakat onun örs olduğunu ve çekicinin yavuzluğunu görmezsiniz. (Turan Oflazoğlu)
İkinci Bölüm, Sekizinci Kısım, Ünlü Bilgeler Üstüne