Bir duygu bütünlüğü içine bir fikir kırıntısı düştüğü zaman o şiir güzellik kazanır.
Şairin idrâki, alelâde idrâkten üstündür. Bu bakımdan o, ilahi bir emanetin sahibidir. Bu emanet hakkıyla temsil edilmelidir. Böylece daha ilk bölümden itibâren, Necip Fazıl, şiiri mistik bir temele oturtmaya çalışır. Kendisinden önce yazılmış Orhan Veli'nin Garip önsözünde pozitif, Ahmet Haşim'in ise muhayyileci görüşü karşısında Necip Fazıl'ın poetikası mistik bir karakter gösterir.
Reklam
Orhan Veli'nin "Kitabe-i Seng-i Mezar" şiiri ile Garip önsözünün neşrinden sonra geçen iki yılın sonunda, 26 Kasım 1943 tarihli Büyük Doğu'da, bu yeni şiir akımını da tenkit süzgecinden geçiren Necip Fazıl, bu işin, serbest şiirin aklî ve insânî nizamını atarak, sadece Fransız şiirini taklit sûretiyle yapıldığını söyler. Kaldı ki Fransız şiirinde yepyeni bir hassasiyet vardır. Garipçilerde o da yoktur.
1943'de çıkan ilk Büyük Doğu'larda, "Tanrıkulundan Dinlediklerim" başlığı altında Türk şiiri ve şairleri hakkında kanaatlerini yazan Necip Fazıl, Meşrutiyet ve Cumhuriyet arasında eserlerini vermiş şairlerden Akif, Haşim ve Yahya Kemal'e ayrı değer verir.
Senfonya / 3. Andante
Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim, Ufacık gövdeme yüklü kafdağı, Bir zerreciğim ki, arşa gebeyim, Dev sancılarımın budur kaynağı!
Senfonya / 1. Allegro
Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor; Mekânı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kâinat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.