youtu.be/U_O3MRkFVZs?fea... evet giriş bu şekilde olsun istedim. Eğer açtıysanız milyon teşekkür sunarım, açmadıysanız, Universal'ın minnion singing introsu Ba ba baaa ba ba ba ba ba baaaa dın dınt! :
♤ Ben Elif, ikinci ismimi söylememe gerek var mı emin değilim, arkadaşlarımı eskiden bana iki ismimle hitap etmeleri için
Öyle tuhaf bir şey ki şu yaşadığım, yaşadığımız şey! Yüzlerce kez izlediğim ve ezbere bildiğimi sandığım kurguyu tekrar tekrar izlerken şaşırmak ve heyecanlanmak! Ya da 300 sayfanın içinde heyecanı, endişeyi, huzuru, korkuyu, sevinci ve aile gibi sıcacık dostluk bağlarını bulmak, onları hissetmek ve onlarla sevinmek.. çoook enteresan. Kitaplarını ilk defa okuduğum bu serinin ikinci kitabı da ilk kitabı kadar güzel ve heyecanlıydı. Sadece bu kitapta az ürpermedim değil. Şimdi tekrar aklıma karanlık ormanın içindeki tatlı mı tatlı dev örümcekler ve borulardaki pıtırcık basilisk geldi de.. Fazla destansı rüya gören birisi olarak umarım bu gece de bunlarla uğraşmam. Eğer kitabı okumadıysanız dostlarım kesinlikle(!) okumanızı tavsiye ederim. Bakalım sizler ikinci kitap hakkında ne düşünecek ve neler hissedeceksiniz! Çoook sevgilerimle, büyülü, sihirli ve keyifli okumalar!
☆☆☆
Louisa May Alcott'dan okuduğum Küçük Kadınlar kitabı; dört kız kardeşin bir yıl içerisinde gösterdiği ruhsal, karaktersel değişimleri esas alan bir kitap.
Daha önce okumakta bu kadar zorlandığım bir kitap olmamıştı. Rutinleri sevmeyen bir insan olarak kitabı bitirmek benim için gerçekten zor oldu. Kitapta dört kız kardeşin rutinlerine çokça yer verilmiş.
Kitapta olaylar arasında zaman bağlantısının bazen koptuğunu hissediyorsunuz. Çevirisel hatalar da olabilir elbette.
Kitabı okurken sürekli pıtır pıtırcık bir aile havası esiyor. Bizim şu an ki gündem ve gündelik yaşam tarzımıza baktığımda aşırı sevgiden bunaldığımı söyleyebilirim.
Günlük hayattan bahseden bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tekrar okumayacağım kitaplar arasında ilk sırada diyebilirim.
Küçük KadınlarLouisa May Alcott · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202013,5bin okunma
Ben insanların hayatını küçük kasabalara benzetirim. Her insan içinden dışına çıkmaz sokaklara sahiptir mutlaka. Mutluluğun tam ortasında aniden bitiveren minik yolları vardır. Dümdüz giderken sürüklendiği yokuşları, yabancılara kolay kolay açmadığı kapıları, antika anıları, afilli hayalleri vardır. Her şeye rağmen hep sakin ve şirin kalmaya
İnsanlar akidelerini öğrenemeyince cihadsız bir İslam, şeriatsız bir inanç, boşamanın sınırsız olduğu bir evlilik, devlete hakim olmayan bir din, gücü olmayan bir hak ve kılıca sarılmayan bir mushaf istiyorlar. Dini oyun hamuru zannediyorlar. İstedikleri gibi şekil verebiliriz diye düşünüyorlar. İstedikleri gibi yaşayıp cennete girmek istiyorlar. Kurallarını kendilerinin belirlediği bir din, özelliklerini kendilerinin tayin ettiği bir ilah tasavvuru var.
Öğrenmeliyiz yoksa namaz kılan putperest, başörtülü demokrat, çarşaflı feminist, sakallı mezhepsiz, tefsir yazan tarihselci, bize Kuran yeterci, şefaati garanti gören beleşçi, herkese merhamet dağıtan bir pıtırcık, kadınları şeytan gören bir yobaz, ateizmi savunan hoca oluruz. Ayaklarımızı sağlam zemine basmadığımız sürece savrulmamız an meselesidir. Bir video, bir yazı, bir duygu, bir akıl yürütme akidemizi parçalıyorsa iman ettiğimiz değerlerden emin olmamışız demektir.
Fatih Sultan Semiz
Sonra annem,
" Hadi çocuklar, şimdi gidip oynayın, Pıtırcık, Şirin'i odana götürüp ona güzel oyuncaklarini gösterene! "
Şirin'le odama gittik. İlk Şirin konuştu:
"Hıyara benziyorsun. " dedi.