Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
"Duygular asla basit değildi. Nine biliyordu. Kaldırınca, altından başkaları çıkıyordu..."
Diskdünya serisinin altıncı, Cadı Romanları alt serisinin ikinci kitabı Ucube Kocakarılar; William Shakespeare'in eserlerine göndermeleri, sıradan bir durumun mizahi ve şaşırtıcı bir üslupla yansıtıldığı anlatımı, çok renkli ve eğlenceli karakterleri, dengeli br düzlemde işlenen absürt olgularla harmanlanan hikayesi ,zengin fantastik içeriği ve zekice kurgulanmış diyalogları ile çok keyif aldığım ve beğendiğim bir kitap oldu. Özellikle Havamumu Nine ve Ogg Ana başta olmak üzere cadıların birbiri ile kurduğu etkileşim ve mizah seviyesi yüksek diyalogları ile seride favorilerime giren kitaplardan biri oldu.
Lancre Kralı Verence gizemli bir şekilde öldürülür. Tabii ki Ölüm, bu anda tüm dikkat çekici varlığı ile yanındadır. Her zamanki uygulamayı takip etmeyeceğini söyleyince Merhum Kral büyük bir şaşkınlık yaşasa da kendi ölümünün intikamı için uyum sağlar. Bu süreçte Krallık Varisi şatodan kaçırılır ve Koçbaşı Dağlarında yaşayan Havamumu Nine, Ogg Ana ve Magrat'tan oluşan cadı Konseyi'ne teslim edilir. Kendi hallerinde yaşamlarına devam eden cadılar, Diyar'ın rahatsızlığını, varlık sürecini tehdit eden unsurları fark ederek heyecanlı bir maceraya atılacaklardır.
Zaman yolculukları,krallar, kraliçeler,ruhlar, Ölüm karakteri, bütün diyarı temsil eden canlı bir bilinç, hayatın insanların bakış açısına yansıyan bir temsili olan tiyatro gibi unsurları zekice diyaloglar ile yapılandırılmış hızlı akan keyifli bir kurgu ile işleyen bu kitap önerimdir.
Nefis bir kitaptı. Serinin diğer kitaplarını okuduysanız bu kitap daha da anlam kazanıyor. Ama her disk dünya kitabında olduğu gibi bu kitabı da tek başına okuyabilirsiniz. En sevdiğim kitap evreninin en sevdiğim karakteri baş rolde olduğu için zevkten dört köşe bir şekilde okudum bu kitabı. Nefisti. Bazı yerlerde nefisimi tuttum, kimi satırlarda haykırdım. Bir kitabı okurken ne kadar eğlenilebilirse o kadar eğlenceliydi. Anlatılmak istenen her şey ölüçülü, zarif, zekice ve bir o kadar da açık bir şekilde anlatıldığından kitaptaki yer yer muhafazakar bulduğum şeyler bile büyük resimde sevimli detaylar olarak görünüyor. Yolu ışık olası yazarın her kitapta kendini aşmasına şahit olmak da çok değerli deneyim. Sırf bu yüzden bile bu okuma serüvenine katılmaya değer. Okuyacak olanları büyülü bir serüven bekliyor. Ee, o halde iyi okumalar!
Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin çakması, olay yerine saçmalıklar silsilesi olan manasız bir "dork" kitabı. Bir otostopçunun galaksi rehberine bayılmama rağmen, büyünün rengi bana sadece acı ve baş ağrısı verdi.
Serinin ilk iki kitabına nazaran bir tık daha durgun olmasına rağmen diğer kitaplar kadar eğlenceliydi. Karakterler yine müthişti. Olay örgüsü, diyaloglar, espiriler yine çok keyifliydi. Dahası cadılık ve büyücülükle ilgili aktarılan bilgiler bu kurgunun öncesinde iyi bir araştırmadan geçtiğini vurguluyordu. İlk iki kitap başka karakterlerin macerasını anlatıyor ancak bu kitap farklı bir damar. Ve eğer okuduysanız Ursula K. Le Guin'in yerdeniziyle benzer bir havadaydı kitap. Konsept benzerliğinin bu noktada payı büyük. 10000 yıldızlık muhteşem bir kitaptı. Biraz durgun olması bile dert değil çünkü bu sefer ana kadın karakterlerimiz var ve hayat mücadeleleri çok iyi işlenmiş. Güzellik algısı, başbaşka bir evrende feminizmin doğuşu, hak arayışı, bekarlık gibi konulara akıllıca değinilmişti yine.
Terry Pratchett boşuna sevilmiyor efenim...
"O kadar kitap nasıl okunur?" gibi düşüncelerinizin sizi bu eğlenceli evrenden mahrum etmesine ve önyargılarınız yüzünden cezalandırmasına izin vermeyin. Okuyun, okutturun ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Kesinlikle ilk önce dizisini izlerim derim çünkü zaten kitap çevirisinde orijinalden farklı çevrilmiş çok şey var bu yüzden kitabı okuduktan sonra çok farklı düşünüp diziyi izledikten sonra çok farklı düşünebilirsiniz. Ama en iyisi dizisi *bence*.
Her şey Leydi Lejyon’un, Jeremy Saatçioğlu’na uğrayıp çok hassas bir saat yapmasını istemesiyle başladı.Zamanı durduran cam saat.Denetçiler yine iş başında anlayacağınız.Hem de bu sefer insan olmanın ne anlama geldiğini bizzat deneyimleyerek öğrenemeye kararlı olarak.
Diskdünya’nın zamansızlıkla olan mücadelesini öngören Ölüm, dünyanın sonu için eski dostlarını bir araya getirmeye çabalıyor yani Savaş, Hastalık, Kıtlık ve Kaos’u.Denetçilere karşı, mahşerin beş atlısı.
Lu-Tze ise yüzyıllar evvel bir cam saati felaketine daha tanık olan tarih keşişlerinden biri, zamanı biçimlendirme yeteneğine sahip olan esrarengiz yeni çömezi Lobsang ile Jeremy’nin yaptığı saati yok etmek için yollara düşüyorlar.Susan ise büyükbabasının yönlendirmesiyle Lu-Tze ve Lobsang’in peşine düşüyor çünkü aslında olayın iç yüzü sandıklarından çok daha farklı ve karmaşık bir gerçek taşıyor.Zaman duracağı âna kadar akmaya devam ediyor.Tik tak tik tak ti…
Yine harika bir kitaptı.Böylece Ölüm Romanları’nın da sonuna geldim.Ölüm’e olan sevgim bu kitaplarla daha da çoğaldı.Terry Pratchett’a olan hayranlığım da tabii ki.Bundan sonraki başlayacağım diskdünya serisi ne olur bilemem ama şimdiden onu da seveceğimin garantisini verebilirim çünkü her bir kitap ayrı özel, güzel ve eğlenceli.
Domuznöbeti gecesinde tüm çocuklar şöminelere çorap asar, ağaç süslerler ve Domuz babadan istedikleri hediyelerini bulacakları sabaha uyanmak için yataklarına giderler.Noel, Noel baba ve geyiklerinin, domuznöbeti gecesi, Domuz Baba ve domuzları versiyonu yani anlayacağınız.Ancak evrenin yöneticisi olan Denetçiler yine rahat durmuyorlar ve Domuz Baba’nın ortadan kaybolması için kolları sıvıyorlar.Peki bu durumda hediyelerini bekleyen onca çocuk ne yapacak?Ölüm hemen kolları sıvıyor ve Domuz Baba rolüne bürünüveriyor.
Susan ise büyükbabasının yine bir işler karıştırdığının farkında, Domuz Baba’nın nereye gittiğini bulmaya kararlı bir şekilde yola çıkıyor.
Diğer yandan Görünmez Üniversite üyeleri hiç yoktan yeni periler icat etmenin yarattığı sorunlarla uğraşıyorlar.Ortalarda cirit atan bir inanç akımı var, bu nedenle aklınıza gelebilecek bütün şeylerin tanrısı bir bir ortaya çıkıveriyor, Rektör ve arkadaşları ise yine ilginç maceralar yaşıyorlar.
Yine çok güzeldi.Ölüm’e olan sevgim her bir kitapta katlanarak artıyor.Torunu Susan ile arasındaki bağ ise ayrı bir tatlı.Diskdünya’ya adım atmayanlar çok şey kaybediyor bence.
Kıyamet 4 gün sonra kopacaktır. İyilik ve kötülük orduları son bir kez çarpışacak, mahşerin dört atlısı yer yüzünde gezecek, bütün insanlar ölecek, günahkarlar cehenneme, iyi insanlar cennete gidecek ve sonsuz hayat başlıyacaktır. Ya da başlamasa daha mı iyidi sanki? Aslında rahatımız yerindeydi, geçinip gidiyorduk bir şekilde. Şimdi kim uğraşıcak
DİSKDÜNYA/ BÜYÜNÜN RENGİ
Herkese Merhaba Mart ayının son ve en güzel kitabı ile... Disk Dünya serisinin birinci kitabı olan Büyünün Rengi Oktarin renginde giriyor hayatınıza.. ( bu cümleyi kitabı okuyanlar anlayacaktır )
Bir Dünya hayal edin sonsuz evrende bir Kaplumbağanın sırtında ve disk şekilde yani düz bir Dünya süzülüp duruyor ağır ağır dört tane devasa filin sırtında hemde rotası şimdilik belli değil.
Rincewind büyü yapmayı beceremeyen bir sihirbaz. Eğitim gördüğü okuldan atılmış girmemesi gereken bir yere girdiği için zaten çok parlak bir öğrenci olduğu da söylenemez.
Ank- Morpark Şehrine gizemli bir yabancı gelir ardında kendisinden daha gizemli olan sandığı ile birlikte. Rincewind bir şekilde kendisini Turist İkiçiçek' in tur rehberi olarak bulur. Sonrasında yanan şehirler ÖLÜM ile burun buruna kavalamacalar. Troller havada uçuşan altınlar. Lanetli yer altı mabetleri ağaç perileri ve olmazsa olmaz ejderhalar ile bir lunaparktaymışçasına sonsuz eğlence..
Seriye iyiki başladım elimden geldiğince her ay en az bir kitabını okumaya çalışacağım. Eğer fantastik kurgu seviyorsanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Kitaba notum 10/10 kitapla kalın
Disk dünya serisinin beşinci, Sihirbazlar alt serisinin üçüncü kitabı Hasbüyü; mizahi anlatımı, keyifle okunan kurgusu, dengeli bir düzlemde sunulmuş absürt öğeleri ile eğlenceli ve beğendiğim bir yapıya sahipti. Belirli bölümlerinin uzadığını ve durağan bir işleyişe sahip olduğunu düşünsem de; Rincewind karakterinin etkisiz davranışları ile
Milyarlarca yıldan oluşan zindanının içinde Azrail can sıkıntısı çekiyordu, işte tam bu sırada gözünü diskdünyaya ve Ölüm’e dikti.
Ölüm, bir gün kendisi için akmaya başlayan bir kum saati edindi.Bunun anlamı; Ölüm için ölüm yaklaşıyordu, artık onun da harcayabileceği bir zamanı vardı, hemen o zamanı harcamaya başladı ve kendisini Bayan Flithworth’ün çiftliğinde çalışırken buldu.
Diğer yandan Görünmez Üniversite’nin 130 yaşındaki en yaşlı üyesi Windle Poons’un öleceği gün gelmişti, öldü de ancak hortlak olarak yaşamına devam etti çünkü öldüğünde ruhunu götürecek olan Ölüm’ü bulamamış ve bu nedenle bedenine geri dönmüştü.
Hal böyle olunca Ölüm’ün yokluğu, diskdünyada büyük bir yaşam enerjisi birikmesine sebep oldu, etkilerinin olumlu olmadığını ve oldukça ilginç şeyler yaşattığını söylemeye gerek yok.Bu yaşam enerjisi birikmesini durdurmak içinse herkes güçlerini birleştirdi farkında olmadan.Görünmez Üniversite üyeleri, Windle Poons, Taze Başlangıçlar Kulübü üyeleri, Bayan Kek ve kızı Ludmilla, Bayan Flitworth ve Ölüm, başlarına gelen benzersiz maceralarla karşımızdalar.
Ölüm karakterini bu kitapta daha da bir sevdim, özellikle sonlara doğru Windle Poons ve Bayan Flithworth ile olan kısımlar kalbimi eritti.Rektör, Dekan ve diğerlerinin de içinde olduğu maceralar ekstra eğlenceli oluyor zaten Rincewind’de de çokça okumuştum, bu kitapta da yine öyle oldu, özlemişim bu ahaliyi.
Ölüm, gözünü Koçbaşı Dağlarına dikmişti çünkü orada aradığı biri vardı; Mortimer.İşçi panayırında çırağı olabileceği bir usta arayan Mort tam gece yarısı olur ve umutları tükenirken aniden Ölüm’ün ortaya çıkışıyla yeni bir iş sahibi oluverir, Ölüm’ün çıraklığını yapacaktır.Zaten ezelden beri oldukça meraklı olan ve evrenin ardındaki mantığı keşfetmeye kararlı olan gencimiz için bu iş cuk oturdu diyebiliriz.
Bir gün Ölüm ile birlikte ilk görevi için yola çıkarak Sto Lat’a giden Mort orada bir prensese aşık oluverir ve zaten ne olursa bundan sonra olur.Ölüm’ün ona verdiği bir sonraki görev prensesi de içerince çırağımız diskdünyada büyük bir etki yaratacak ve tarihi akışı değiştirecek bir hata yapar ve gerisi gelir.
Bu arada ise Ölüm, öldürme işlerini çırağına bıraktığından beri insani işlere ve eğlencelere merak salmış olarak değişik olayların içinde bulacaktır kendisini ama kedi sevgisini hiç yitirmeyecektir.Mort ise insanlık işlerini bırakıp ölümle kol gezince onda da bir takım ilginç değişiklikler yaşanması kaçınılmaz olacaktır, neyse ki Ysabell yanında olacaktır.Peki tarihteki bu büyük değişimin etkileri neler olacak?Ölüm ve Mort’un enteresan usta-çırak ilişkisi nasıl sonuçlanacak?
Ölüm karakteri ilk kitaptan itibaren merakımı cezbetmişti ve çok sevmiştim.Bu nedenle Rincewind’den sonra hemen Ölüm romanlarına başlamak istedim.Anlatmaya gerek yok, yine harikaydı.5 kitaptan oluşan serinin ilk kitabını böylece okumuş ve çok sevmiş bulundum.
BAZEN KENDİ DÜNYANA DÖNMEK İSTEMEZSİN
Kitaba kelimenin tam anlamıyla bayıldım. Okuması aşırı keyifliydi ve hiç elimden bırakmak istemedim. Yazar kendi kurduğu dünyaya sizi çok çabuk adapte ediyor. Ufak açıklamalarla her şeyi hemen anlıyor ve mantığını oturtuyorsunuz. Karakterleri tanımak da çok eğlenceliydi ama bence tek eksik karakterlerin iç dünyalarına yeterince değinilmemesi. En azından iki baş karakterimizi daha detaylı tanıyabilirdik. Bunların haricinde yer yer güldüğümü, yer yer ise şaşırdığımı söyleyebilirim. Kitabın bizim kendi dünyamıza yaptığı göndermeler ve karşılaştırmalar da harika. Okumak isteyen herkese tavsiye ederim.
"Erteleme zaman hırsızıdır"
Günlük hayatımızda bizi takip eden işlerimiz ve planlarımız, ertelediklerimiz veya göz ardı ettiklerimiz.. ve zaman seni beklemez akıp gider, aldığını vermez.. Zaman hırsızdır ya da sen zamanın hırsızısındır.
Evrenin denetçilerinin fazla işi vardır. Bilirsiniz birçok halledilmesi gereken evrak işi bürokrasi falan filan. Ne diye zaman onların aleyhine de işlesin ki, insanoğlu zaten onlar için çok mühim değil. Denetçiler, zamanı dondurmak istiyor, çünkü insanoğlunun öngörülemez işleri onların da işlerini fena halde karıştırıyor. Bu yüzden Jeremy Clockson'u mükemmel bir cam saat yapmak için ikna ederler.
Denetçilerin bu planını ancak birtakım güçler durdurabilir. Bunlar; mahşerin beş atlısı; Ölüm, Kıtlık, Hastalık, Savaş ve Kaos. Ölüm'ün torunu Susan, Lu- Tze (Lao- Tzu) ve Lobsang.
Çok güzel göndermelerin olduğu, harika bir olay örgüsü ve anlatıma sahip olan mükemmel denebilecek diskdünya kitaplarından biriydi. Felsefe, mitoloji, teoloji ve daha nicesi. Okuyun, okutturun.
Oldukça eski bir gelenek olan Ayaktopu oyunu ezelden beridir barbarca oynanan ve şiddet içeren bir oyundu, ta ki Ataerk Vetinari bu oyun için yeni ve şiddete yer olmayan kurallar koyana ve tekrardan oynanmasına izin verene kadar.Tabi bu durum Ayaktopu oyununun eski şiddetli haline tapanlar için hoş bir haber olmadı.Büyük bir coşkuyla beklenen Görünmez Üniversite ve Ankh-Morpork United arasında oynanacak bu yenilenmiş ve kurallar eklenmiş oyun için dişlerin bilenmediğini düşünmeniz büyük hata olur.
Ancak Bay Nutt ve Trev sayesinde Görünmez Üniversite üyeleri bu oyun için zımba gibi hazır ve nazırlar.Onları yaptıkları turta ve böreklerle destekleyen Gece Mutfağı’nın güzelleri Glenda ve Juliet’in destekleri de göz ardı edilemez tabi ki.Bize düşense, arkamıza yaslanıp neler olacağını okumak.
Serinin bir diğer ve son keyifli kitabıydı.O kadar güzeldi ki 400 küsür sayfayı 2 günde bitirtti bana.Bay Nutt ise çok sevdiğim bir karakter oldu.Böylece Sihirbaz ve Kahraman (Rincewind)Romanları bitti.Şimdi sıra Diskdünya’nın diğer romanları ve karakteriyle tanışmaya geldi.
