Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"O böyle yatağında, sokak kalabalığı içinde, sinema karanlığında kendini, dünyadan, olaylardan uzak sanırken bir yanda, bir yerlerde, birtakım yapıların içinde birçok insanlar onun aleyhine çalışıyorlardı. Ardına adamlar takıyorlardı. Yollarını gözetliyorlardı. Kapısının önünden geçiyorlardı. İçine düşüp bir daha doğrulamıyacağı tuzaklar
Saat 3.15 yazan Deniz Şimşek
Gece saat 3.15. Soğuk kışın dondurucu nefesiyle sarhoş olmuş bir şehir. Sokak lambalarının solgun ışığı, kar tanelerine asılı karanlık gölgeler yaratıyor. Sessizlik, buz gibi hava ile birleşip kalbini derin bir hüzünle dolduruyor. Bu yalnız saatte, sokaklar uykuya dalmış gibi görünse de, bir kalp hala uyanık. Pencerelerdeki titreyen mum ışıkları, içindeki sıcaklıkla boğuşan bir ruhun izlerini taşıyor. Bir yatak odasında, perdeler hafifçe esen rüzgarla dans ediyor, hüzünlü bir melodiye eşlik eder gibi. O an, geçmişin hayaletleriyle dolup taşıyor. Anılar, soğuk gecenin içinde dolaşan hayaletler gibi dolaşıyor. Kaybolan bir aşkın izleri, pencerenin buğusunda beliriyor. Gece yarısı düşleri, donmuş kalbinde eriyen bir kar tanesi gibi damlıyor. Ve o saatte, yalnızlık gerçek bir kış gecesinin soğuğunda hissediliyor. Gökyüzü, yıldızlarını kaybetmiş, sadece sisli bir griliğe bürünmüş. Sessizlik, bir kalp atışı kadar belirgin, yalnızlığına eşlik ediyor. 3.15. Bir zamanlar paylaşılan anıların acısıyla dolu. Kış, yaz mevsimindeki sıcak günleri özlemlerken, o gece saat 3.15'te, içindeki buzları çözmeye çalışan bir ruhu düşündüren bir zaman dilimi. Gece, hüzünle sarhoş, anılarla dolu, ve bir umut ışığı ararken, 3.15 ona sadece geçmişin gölgelerini hatırlatıyor.
Reklam
.... İstanbul’un sokak köpeklerine ne oldu? İstanbul devasa bir köpek kulübesidir. Herkes buraya adım atar atmaz bunun farkına varır. Köpeklerin hepsi birden tasmasız, isimsiz, evsiz, kuralsız ve son derece özgür bir serseriler cumhuriyeti oluştururlar. Miskinlik, İstanbul köpeklerinin en belirgin özelliğidir. Sokağın ortasında beşli, altılı, onlu
Karanlığın hüznü çöküyor gözlerime Hayır efendim, uykum gelmedi! Yıldızlar, birer diken misali batıveriyor düşlerime ~ Pencere kapalı ama perde aralık, Karanlık, dışarıda mahsur kaldı. Yıldızlar... ah o yıldızlar Sokak lambaları ile cenkteler Sessizlik ele veriyor hepsini Açsam pencereyi, kurtarabilir miyim yıldızları Alsam, saklasam onları, Aydınlatabilir miyim karanlık düşleri, gülüşleri... Gece yapışır mı yakama? Karanlıklar, Yakamozlar için düşer mi peşime? O da ne, Kim pencereyi yumrukluyor, Hem... ben daha perdeyi bile aralamadım ki... . . .
Gérard de Nerval: üzerine bir inceleme.
Düş ile gerçeği tekleştirerek sürrealizm, romantizm ve sembolizm akımlarına öncülük etmiş nevrotik sanatçı. Hem şair, hem oyun yazarı, hem de seyyahtır. Oryantalizm’e arka çıkan ilk avrupalı seyyah. Fransız seyyahlar: la martine’in , flaubert’in, gautier’in, andre gide’nin doğu geleneğini sadece egzotik bulup kimlik olarak aşağılamayı tercih eden
İzmir gibi
Kapıları yok içimin kapatamıyorum Maskeleri yok kalbimin takamıyorum Örülüyor ruhum bu şehrin düşleriyle Giderek ben bu şehre benziyorum... Gözlerim sahildeki boş bir bank gibi Bazen o kadar sessiz o kadar kederli Zaferi kucaklayınca bir hayalim Sokaklarım mis kokar Salınır ruhuma bir tutam hanımeli... En çok sokak kedileri bilir Sevilmenin kıymetini Bir elin özlemini Sönmeye yakın bir yıldızdır Sokak köpeklerinin gözleri Eritir içimdeki son gülüşleri Arnavut kaldırımları, topuk sesleri Kalbimin ağrısına karışan neşesi İzmir gibi,ben gibi Sarılır bir hortum gibi bazen Bu şehrin öfkesi Ömrümün yıkılan düşleri Sen gibi ben gibi Giderek ben bu şehre benziyorum Kalabalıklarının içinde En tenha yeri kalbim şimdi... Ayşe Keleş
Reklam
Seni hiç sevmeden olur mu, düşünmeden olur mu Haydi söyle sana yazmadan durulur mu. Olan varsa olduğu yerde dursun. Ben yerimde dura-mam bilirsin savrulur giderim senin sesine solu-ğuna, Orta yol her zaman bulunur buna. Biraz sen gelirsin biraz ben giderim. Seni yalnız koyduğum günlerin acısına Severim öyle bir severim ki canımı patlatırcasına. Canımı çıkarırcasına ezercesine gururumu severim. Sokak satıcıları ne diye bağırır bugün. Patates so-ğan ya da tablada simit. Pazar kurulmuş yolumun üzerine , kalabalık içine giresim yok. Uzattım geliyorum biraz daha yorul-sun ayaklarım ne yapayım. Onlar benden razı, her bir adım umuda yürür. Düşleri gerçek yapmak için yürür. Seni alıp kapmak için pencerenden. Şarkılar gönderip dinletmek için, çok olmasa da güzel günler geçirmek için yürür. Büyük özlemi birazcık dindirmek için yürür. Yürüsün gitsin ben. Sen de razı ol ayaklarımdan. Seni hiç sevmeden olur mu düşünmeden olur mu Haydi söyle sana hiç gelmeden olur mu. Durulur mu .
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.