KAOSUN GÖLGESİNDE BARIŞA FERYAT
Gökyüzü siren sesleriyle yırtılırken, o an, savaşın gerçek yüzü bir kez daha gözlerimin önüne serildi. İsrail ve İran arasındaki gerilim, füzelerin geceyi aydınlatan çizgileriyle doruk noktasına ulaştığında, kuşların panik içinde savruluşunu, o çaresiz çırpınışları izledim. Anladım ki bu yıkımın kazananı asla olmaz. Savaş, sadece binaları değil, aynı zamanda umutları, hayalleri ve masumiyetleri de yerle bir eder.
Bu yıkımın bedelini masum insanlar, parçalanan şehirler, zehirlenen topraklar ve korku içindeki hayvanlar öder. Çocuklar, oyun alanlarında siren sesleriyle büyürken, doğa bombaların açtığı yaralarla inler. Her patlama, sadece bir evin değil, bir ailenin geleceğinin de yok oluşudur. Her füze, sadece bir hedefi değil, tüm canlıların ortak yaşam alanını hedef alır.
Netanyahu'nun politikaları, dünyayı bir kaosun, derin bir belirsizliğin eşiğine sürüklerken, içimizden yükselen tek bir ses var: Savaşa hayır! Bu feryat, sadece Ortadoğu'nun değil, tüm dünyanın barışa duyduğu özlemin yankısıdır.
Bizim istediğimiz; masum kanın akmadığı, çocukların korkuyla değil, umutla büyüdüğü bir dünya. Barış, sadece bir kelime değil, tüm canlıların nefes aldığı, yaşamın yeşerdiği bir ortamdır. Gelin, bu sesi birlikte yükseltelim ve tüm dünyaya haykıralım: Savaşa hayır! Yaşam, en değerli hazinemizdir ve onu korumak hepimizin görevidir.
Ayşe Keleş