‘’Türk gençliği içinde İslamcılığın da, Garbcılığın da artık hiçbir cazibesi yoktu. İslamcılık Mısır’ın fethine giderken Arabistan’ı da vermişti. Garp denilen şeyse, bizim kendisine gitmemize vakit kalmadan, burnumuzun dibine kadar gelerek, Marmara’dan İstanbul’a toplarım diken İtilaf donanmalarının namlu deliklerinde, simsiyah bir tehdit halinde görünüyordu’’