Askerler birbirlerine bakakaldılar. İbrahim Çavuşun gözleri yukarıda belirsiz bir noktaya bakıyordu. Titreyen dudaklarından anlamsız kelimeler dökülüyordu ilk başta, sonra düzene girmeye başladı. Çavuş, kelime-i şehadet getiriyordu. Bir anda yüzünde bir aydınlık olmuştu. Gökyüzüne bakmaya başladı, bedeni gerildi, sanki yattığı yerden kalkmak istiyor gibiydi.