Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Artık hicret edelim? Nereye, hicret edecek bir ada kaldı mı? O halde uyalım Hz. Nuh'un sünnetine, kendi gemilerimizi yapalım sevgili okur. Kendi kavramlarımızı üretip kendi dünyalarımızı kuralım, hazırdaki kavramlarımızla insanları tanıştıralım. Hakikate, insanlaşmaya, doğru ve erdemli de yaşanabileceğine inananların sığabileceği, zayıfı geride bırakmayanların binebileceği gemiler yapalım. Olmaz mı? Olmuş, niçin yeniden olmasın? Genç Dergi,Nisan sayısı, Abdullah Uçar
Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN 2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ 1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT 2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR 3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK 4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL 5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE 6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN 7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ 8-ŞEHİT UZMAN
Reklam
Hazînetü’l-Ebrâr Adlı Mesnevî Şerhi
Pîr Muhammed Efendi ve Hazînetü’l-Ebrâr Adlı Mesnevî Şerhi Abdullah UÇAR
Mesnevî'nin Türkçe Şerhleri
Mesnevî'nin Türkçe Şerhleri
Elhamdülillâhi Âlâ Külli Hâl Demek…
Dr. Halis Ç. DEMİRCAN “Birinin ağzından Allâh’ı övme, hamd ü senâ çıkınca, Cenâb-ı Hakk o hamdi, o övgüyü bir cennet kuşu yapar.” (Hazret-i Mevlânâ kuddise sirruhû) Allah Teâlâ’ya duyulan saygıyı ve minneti hamd sözü kadar güzel ifade eden bir başka kelime var mıdır acaba? Bu kelime sayesinde her seferinde; «Elhamdülillâh» diyerek; «her türlü
MEYMÛNE BİNT-İ HÂRİS (R. ANHÂ) VÂLİDEMİZ
Meymûne bint-i Hâris radıyallâhü anhâ, Peygamber Efendimizin (s.a.v.), en son nikâhladığı pâk zevcelerindendir. Hazret-i Meymûne, Mekke-i Mükerreme’de Benî Hilâl kabilesine mensup idi. Künyesi Ümmü’l-Fadl, annesinin ismi Hind (Havle) binti Avf’tır. İsmi daha önce “Berre” iken Resûlullah (s.a.v.) değiştirerek, hayırlı ve bereketli manalarına gelen
“İnsan, kalptir Ciritçi Abdullah Kalp ruhtur; ruh, kuş… Kuş uçar gider. Gelen de odur giden de Gerisi bir libas…”
Reklam
Resûlullah efendimizin yolu tevhîd, birlik ve muhabbet yoludur. Onun için birçok âlim ve evliyâullah; "İnsanı doğru yoldan ayıran, sapıklığa götüren yollardan çok sakınınız. Biliniz ki, orta yol daha hayırlıdır." demişlerdir. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de bu konuda; "Herkes gücü yettiği kadar, hak yoldan ayrılmadan çok sakınıp, sırât-ı müstekîm üzere olmalıdır." buyurmuştur. Fahreddîn-i Râzî de sırât-ı müstekîmi tefsîr ederken buyuruyor ki: "Allahü teâlâ niçin sırât-ı müstekîm buyurdu da sebîl-i müstekîm buyurmadı. Çünkü sırât lafzı, Cehennem'deki sırâtla ilgilidir. Öyle ki, insan bu dünyâda olan sırâtta, korku ve ümid üzere bulunmalıdır." Bir kısım müfessirler de "Sırât ikidir; biri dünyevî, dünyâ ile, diğeri uhrevî, âhiretle ilgilidir. Dünyâda olan sırât; Allahü teâlânın Kur'ân-ı kerîminde ve Peygamber efendimizin hadîs-i şerîflerinde buyurduklarını Ehl-i sünnet âlimlerinin tefsîr ederek bildirdiği doğru yoldur. Uhrevî, âhiretle ilgili sırât ise, hadîs-i şerîflerde bildirildiği gibi bütün insanların üzerine sevk edildiği, Cehennem üzerine kurulan kıldan ince, kılıçtan keskin, köprüdür. Abdullah bin Mes'ûd'dan rivâyet edilen hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz buyurdular ki: "Cehennem üzerine kıldan ince kılıçtan keskin olan sırât köprüsü kurulur. Bu köprüden, bir kısım insanlar şimşek gibi, bâzısı fırtına gibi geçer. Bir grup insan da kuş uçar gibi, bir fırka atlı gibi, bir zümre piyâde gibi geçer. Bir cemâat da, ateş onların yüzlerini yalar."
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.