Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Varoluşçuluk hem bir kafe, hem de üniversite felsefesiydi suni olanla derin bir sezgi taşıyanın sıradışı bir karışımı. Bu karışım, büyümesine hepsinin katkıda bulunduğu; sanatçılar, yazarlar, filozoflar, ve şarlatanlar için aynı seviyede çekiciydi. Bu yönden varoluşçuluk, ilerleyen yıllarda hepsi moda haline gelecek olan davranışçılık, strüktüralizm (yapısalcılık), post strüktüralizm ve benzerleri için uygun bir haberci olduğunu kanıtladı.
126 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
"yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaşamış bir filozoftur . Deleuze, özne-nesne ilişkileri üzerine kurulu özdeşlik kuramlarını devirmeyi amaçlayan bir fark felsefesi kurar. Başka bir deyişle, olay ya da oluş felsefesi Deleuze ile birlikte felsefede hak ettiği yerini bulur ve felsefe düşüncenin içkin imgesinine yeniden kavuşur .Deleuze
Kafka
KafkaGilles Deleuze · Yapı Kredi Yayınları · 200071 okunma
Reklam
Edebiyatta özgünlük, yüzyıllar boyu ne Doğu'da ne Batı'da önemli bir meziyet sayılmışur. Ancak Batı'da romanın çıkışıyla birlikte durum değişmiş, bireyin önem kazanması sonucu sıradan insanların kendilerine özgü yaşamları, yazarlara yeni konular, değişik olay örgüleri aramaya itmiştir. Buna ek olarak, romantikler, sanatçının kendi yaşantısını, kişiliğini dile getirmesini sanatın koşulu sayınca özgünlük bir değer ölçütü olarak kabul edildi. Ne (var) ki yapısalcılık sonrasında, yapıların, daha önce yazılmış yapıtlardan bağımsız, tek ve özgün olamayacağı, her metnin kendinden önce gelen metinlerle ilişkili olduğu (intertextuality) ortaya konuldu. Bir anlamda, metinleri meydana getiren daha önceki metinlerdir deniyordu. Çünkü yazar yansıtmak istediği gerçeklikle baş başa kalamaz, araya girmiş başka metinler vardır ve gerçekçi roman bu olguyu ne kadar gizlemeye, hissettirmemeye çalışırsa çalışsın, yazar başka metinlerin gerçekliği yansıtma yollarını sergilemekten kurtulamaz. Bunu yaparken elbette ki bir yenilik getirebilir, ama yazarın bu katkısı, bu yeniliği bile ancak başka yapıtlarla karşılaştırıldığında meydana çıkar. Çağımızın postmodernist yazarları ise gerçekçilerin tersine, bu olguyu açığa vurmaya, görünür hale getirmeye çalışıyor ve romancıların kullanagelmekte oldukları taktikleri, kurgu mekanizmalarını, konvansiyonları kendi romanlarının konusu yapıyorlar. Romana, dış gerçekliği yansıtan, sosyoloji, ahlâk ya da felsefe alanlarında doğrudan dile getiren bir metin değil, kurmacanın kendi dünyasında oynanan bir oyun olarak bakıyorlar.
Sayfa 98 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okudu
"Sonuç olarak yapısalcılık, bize doğal çevreyi sevmeyi ve ona karşı saygı göstermeyi öğretir; çünkü bitkilerden ve hayvanlardan, canlı varlıklardan oluşan doğal çevre, insanlığın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli herşeyin maddi kaynağı olması dışında, en derin estetik coşkuların, anlıksal ve törel düzlemde de, en yüksek soyut düşüncelerinin esin kaynağı olmuştur."
"Yapısalcılık, ruh ve bedeni, anlık ve çevreyi, düşünce ve dünyayı barıştırarak, bilimsel düşüncenin işleyişine uygun düşen tek yol olan maddecilik yönünde ilerlemektedir."
"Genellikle, yapısalcılık karmaşık beğenileri olan entellektüellerin uyguladığı, gerçekle ilintisi olmayan soyut ve boş bir oyun olarak görülür."
Reklam
Yapısalcılık, öğelerin ve öğelerden oluşan bütünün mekanist anlaşılışına karşı çıkarak, tüm çabasını yapılaşmış bütünün örgütleniş biçimi üzerine yöneltir. Yani yapısalcılar, öğeleri tanıyarak bütünü kavramanın olası bulunmadığını belirterek parçalar arasındaki ilişki ile karşılıklı bağımlılığın ve giderek bütünün, doğrudan kendini düzenleyebilme yeteneğinin kabul edilmesi görüşünü benimserler. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 26/2011
Yapısalcılık, veya bu başlık altında yer alan her şey, tamamen yeni ve o dönem için devrimci bir şey olarak düşünülmüştür; bana göreyse bu iki açıdan yanlıştır. İlkin, yapısalcılık insan bilimlerinde bile yeni değildir; bu düşünce eğilimini Rönesans'tan XIX. Yüzyıla ve günümüze kadar takip edebiliriz. İkinci olaraksa, linguistik, antropoloji veya benzer bir alanda yapısalcılık diye adlandırılan şey, "müspet bilimlerin" her zaman yapageldiğinin zayıf ve soluk bir taklidinden başka bir şey değildir.
·
Puan vermedi
İmparatorluk
İmparatorluk
Antonio Negri
Antonio Negri
Michael Hardt
Michael Hardt
"İmparatorluk", Michael Hardt ve Antonio Negri tarafından 2000 yılında yazılmış bir kitaptır. Bu kitap, küreselleşme sürecindeki siyasi, ekonomik ve sosyal değişimlere odaklanan bir çalışmadır. Geleneksel ulus-devlet merkezli dünya düzeninin yerini küresel bir imparatorluğun aldığı tezini ortaya koymaktadır.
İmparatorluk
İmparatorlukAntonio Negri · Ayrıntı Yayınları · 200193 okunma
birçok şeyin seninle ilgisi yok. benimle de ilgisi yok. ne kehanetle ne de lanetle ilgili. ne dna'yla ne de düzensizlikle. yapısalcılık yüzünden olmadığı gibi, üçüncü sanayi devrimi yüzünden de değil. hepimizin böyle çöküp gitmesi, dünyanın kurgusunun çöküş ve yitim üzerine kurulu olmasından. bizim varlığımız o prensibin gölgesinden başka bir şey değil. rüzgar eser. hırçın rüzgarlar da vardır, insanın ruhunu okşayan rüzgarlar da. fakat tüm rüzgarlar, gün gelir yitip gider.
348 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.