Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hırsı bırak da, yorulma;     Geçimde tamaha kapılma...     Niçin malı cem edersin;     Kime topladın bilemezsin!     Rızık vaktiyle ayrıldı;     Su-izan faydasız kaldı...     Her hırs sahibi fakirdir;     Her kanaatkâr da zengindir. Vüheyb bin Ömer Sayrâfî'dir.  Behlül Dânâ
Yavuz Sultan Selim 1512 yılında 42 yaşında Osmanlı tahtına çıktı ve yalnız 8 yıl saltanat sürdü. İkindi güneşine benzetilen bu kısa süre içinde devlet topraklarının yüzölçümünü 2 milyon 373 bin kilometrekareden 6 milyon 557 kilometrekareye çıkardı.
Reklam
Muammer
"Milletin orasına koyacağız" diyen müteahhit, başbakana teşekkür plaketi veriyorsa, "sen paraları sıfırla, merak etme kucağımıza oturacaklar" diyen zihniyet, daha üst makama terfi ediyorsa, oylarıyla bu terfiyi sağlayan vatandaş "soyuyorsa beni soyuyor, sana ne" diye savunuyorsa ... "Rahmetli dedem, orospuyla memurun bahşişini en başından ödememizi nasihat ederdi" diyen hayırsever Rıza' ya takipsizlik verilmesi kadar doğal bi sonuç olabilir mi?
Sayfa 251 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
Kaşıkçı Elması
Hurşit Paşa, Vasiliki'yi, Tepedelenli'nin sakladığı hazinesini ortaya çıkarmak için günlerce sorguladı ise de Vasiliki konuşma­ dı. Hazine de bulunamadı. Hurşit Paşa buna rağmen kasada muhafaza edilen Vasiliki'nin boynuna taktığı Kaşıkçı (Pigot) Elması ile İstanbul' a döndü. Tepedelenli, görür görmez sevdiği kuyumcunun dünya güzeli kızı Vasiliki ile Yanya'da muhteşem bir düğünle evlenmişti. Düğün hediyesi olarak da Pigot isimli bir Fransız subayının, Hindistan'ın Madaras Mihracesi'nden aldığı ve ünlü Kazanova'nın sattığı, ondan da Napolyon'un annesinin aldığı, ancak oğlunun Elbe Adası'na sürüldüğü dönemde onu kurtarmak için paraya ihtiyaç duyan Bayan Napolyon'un müzayedeyle sattığı 86 kratlık Kaşıkçı (Pigot) Elması'nı satın alarak, Vasiliki 'nin boynuna takmıştı.
Tepedelenli Ali Paşa'nın ölümü
Tepedelenli Ali Paşa'yı ortadan kaldırmak için görevlendiri­ len Hurşit Paşa'nın elinde tek koz, Tepedelenli'nin birkaç ay önce evlendiği ve adeta taparcasına sevdiği Vasiliki'ye olan düşkünlüğü idi. Paşa, önce halk arasında Ali Paşa'nın karısının etkisiyle din değiştirdiği dedikodusunu yaydı; ardından Ali Paşa'yı görüşmek bahanesiyle Yanya gölünün ortasındaki bir adada bulunan Panda­leymon Manastırı'na davet etti. Osmanlı serdarının davetine gitmemek isyandı. Ancak gitmenin ne tür sonuçlar doğabileceğinin de farkındaydı Ali Paşa. Uzun uzun düşünüldükten sonra Vasiliki'yi de yanına alarak sandala bindi. Artık gözünde Vasiliki dışında hiçbir şeyin değeri olmadığını düşünüyordu ve hayatının bağışlanmasına karşılık ka­rısıyla birlikte bir çiftliğe yerleşme teklifiyle çıktı Hurşit Paşa'nın karşısına. Ama İstanbul, onun her durumda öldürülmesi emrini vermişti ve Hurşit Paşa'nın bu karar üzerine pazarlık etme yetkisi yoktu. Manastır odalarında ölüm kalım mücadelesi başladı. Ali Paşa'nın başı vuruldu, adamları ise paşa ölünce derhal teslim ol­dular. Hurşit Paşa, Tepedelenli'nin kesik başını İstanbul'a gön­ derdi. Kesik baş orta kapıdaki ibret taşına kondu sonra Silivri Ka­pısı mezarlığına gömüldü.
reşit galip..
Türk aydınlanmasının Kuvvacı fedaisiydi. Rodos doğumluydu. İtalyanlar Trablus Savaşı sırasında oldu bittiye getirip Rodos’u işgal edince, henüz 17 yaşındayken doğduğu toprakları kaybetmenin acısını yaşadı. Kayıkla Marmaris’e geçti, İzmir’e geldi. Bugün Swissotel Büyük Efes’in hemen karşısında yeralan ve Ticaret Lisesi olarak eğitim veren Fransız
Reklam
Tepedelenli'yi tabir-i caizse gazlayan:
Çok asabi olan, kızdığı zaman gözü ve gönlü hiç kimseyi görmeyen Ali Paşa'yı ayaklandırıp asi durumuna düşüren Ha­let Efendi'nin entrikalarıdır. Nişancılık makamında bulunan ve İkinci Mahmut üzerinde büyük nüfüzuyla hükümet ve devlete hakim olan Mehmet Sait Halet Efendi Kırım Tatarlarındandır. Çok zengin bir hükümdar haşmetiyle yaşayan, yüzünün gü­zelliği ve parlak hitabetiyle genç hükümdarı cezbeden bu haris (aç gözlü), ihtiraslarının ve gururunun esiri bin bir yüzlü bu ada­mın çevirmediği dolap, devirmediği çam, dikmediği zulüm inciri kalmamıştı.
Cevdet Paşa'nın gözünden Tepedelenli
Cevdet Paşa, Ali Paşa'nın her davranışında Mısır Valisi Meh­met Ali Paşa'yı taklit ettiğini belirterek şunl arı söylüyor: "Ama aralarında çok fa rk vardı. Mehmet Ali askerlikte olduğu kadar idarede ve siyasette de tecrübeli ve ihtiyatlı idi. Tepedelenli Ali Paşa'nın işleri ise, başıbozuk bir asker bozuntusunun yaptıklarına benziyordu. Mehmet Ali Paşa gibi ziraatı, ticareti teşvik edip de köylerin ve kasabaların bayındırlığına çalışacağına birçok köyleri kendi çiftliği haline getirerek çiftçilikle uğraşan köylerin dağıl­masına, başka yerlere göç etmesine, toprakların işlenmeden kal­masına sebep oluyordu. Kendi adamları olan Toska beyleri bile ondan şikayetçi idiler. Bir tek faydası, Mora ve yakınlarında baş kaldırmak için fırsat kollayan Rumların üzerinde büyük baskı ol­ması idi. Halet Efendi onun ortadan kaldırılmasını istediği halde, başta Reisülküttap Canip Efendi olmak üzere birçok nazırlar, bu yüzden onu kolluyorlardı."
Tepedelenli
Ali Paşa, babasının genç yaşta ölmesi üzerine Delvine muta­sarrıfı Kaplan Paşa'nın hizmetine girmiş, ilkin Tırhala, sonra da Yanya sancağı mutasarrıflığına getirilmiştir. Napolyon'un Mısır seferi sırasında Preveze'yi ve Butrinto'yu geri almıştı. Bu hizmet­leri dolayısıyla Üçüncü Selim vezirlik rütbesi vermiş, 1802'de Ru­meli Valisi olarak Pazvandoğullarına karşı gönderilen kuwetlere Seraskerlik (Başkomutanlık) etmiştir.
Osmanlı, Avrupa piyasalarına tahvil satarak borçlanmaya baş­ladı. Londra, Paris, Viyana ve Frankfurt borsaları bayram ediyor­ du. Zenginleşmeye başlayan Avrupa orta sınıfı , tasarrufları için kendi ülkelerindeki % 3-4 gibi faiz gelirleri yerine, % 11-20 ora­nında yüksek faiz geliri getiren İstanbul borsasına yöneliyordu.
846 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.