"Ama kabul etmek gerekir ki asıl felaket hastalandıktan sonra evden çıkanların hastalığı onları kabul eden misafirperveri evlere taşımasaydı,bunun da zalimlik ve nankörlük olduğunu itiraf etmek gerekir."
.
Tüm dünyayı etkisi altına alan salgınla birlikte kendini bize sıklıkla hatırlatan ve okunması elzem bir kitapla daha yeniden merhaba.
Daniel Defoe,dili kullanma yeteneği ve mükemmel gözlemci yönüyle yıllar öncesinde Londra'da yaşanan veba salgınını adeta toplumsal bir deney yaparak bizlere sunuyor.Bu sayede de aylardır içinde bulunduğumuz benzer zorluklara başka bir isimle,başka belirtilerle fakat aynı sonuçlarla imtihan olmuş bir toplum üzerinden ayna tutarak bu vahim tablodan ders çıkarmamızı sağlıyor.Defoe,genel olarak salgın sürecini ve insanların bu süreçteki psikolojilerini ön plana alsa da insanların
salgından ölenlere karşı günümüzde olduğu gibi duyarsızlaşmaya başlamaları daha çok dikkatimi çekti diyebilirim.Bu durum bana Dostoyevski'nin: "Zalim insanoğlu her şeye alışır."sözünü anımsattı.Ve sanırım haklıydı...Çünkü bu süreçte de gördük ki en büyük salgın,en büyük tehlike maalesef insanoğlunun yaşanılan acı tablolara alışması ve hissizleşmesi oldu...
Eğer siz de bu hissizleşmenin sonuçlarını,insan psikolojisinin geldiği noktayı,kısaca tüm dünyayı esir alan salgını, tüm çıplaklığıyla bir de Londra halkının gözünden okumak,ders çıkarmak istiyorsanız bu kitapla tanışmanın tam zamanı...
Bu dünyadan veba bile geçti bir korona mı geçemeyecek,diyor ve hepinize sağlıklı,umut dolu günler diliyorum.
Keyifli Okumalar
.
#kitabiyografi
Veba Yılı GünlüğüDaniel Defoe · İş Bankası Kültür Yayınları · 2016852 okunma
Yine, yeniden Behiç Ak/ Postayla Gelen Deniz Kabuğu! Ne zaman sosyal medyayı kullanma sürem artarsa bu kitaba sarılıyorum, beni bir nebze de olsa kendime getiriyor!
Behiç Ak çocuk edebiyatına dair kitaplar yazan bir yazarımız. Kitaplarında kendisinin çizmiş oldugu karikatürler de yer alıyor. Kalemini çok seviyorum, şimdiki çocuklara hitap eden
Momo, harabe olan tiyatro salonunda yaşayan küçük bir kızdır. Etraftakiler onu gördüğünde kim olduğunu ve nereden geldiğini sorar. Ama momo hiçbirinin cevabını veremez ve ismini kendisi koymuştur. Herkes Momo’yu çok sever ve yardım ederler..
Zaman tasarruf edeyim derken aslında başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değildi. Yaşamlarının gittikçe daha zavallı, daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı. Bu gerçeği sadece çocuklar taa yüreklerinde hissettiler. Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu.
Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu.
Belki de zamandan tasarruf ederken sevdiğimiz birçok şeyden feda ettiğimizi anlatıyor bu kitap.Yani kısacası koşarken görmeye vakit kalmıyor...Akıcı ve güzel dili , modern insanın zamanı kullanma eleştirisiyle bence güzel okumaya değer bir kitap tavsiiye edilir ;)
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766,1bin okunma
Sabah 4 ile öğlen 12 arası vücudun dışkılama, atma, detoks yapma zamanıdır. 12 ile 19 arası alım zamanıdır. 19 ile 04 arası kullanma zamanı. Akşam 21 de sen bir şey yediğinde, o saatte artık hazım %80 duruyor. Başka bir işleme geçiyor çünkü vücut.
“Aşk seçimle olmuyor, o anki gereksinimlerime Mehmet yanıt verdi, aradıklarımı onda buldum.”
(Şimdiki gereksinimlerine yanıt vermiyor ama.)
“Evet, vermiyor, vermediği anda da çekip gitmesini bilmek gerek. Hoşlanmak, sevmek bir ömür boyu sürecek diye bir koşul mu var? Görüyorsun işte sevmedikleri erkeklerle oturan kadınların mutsuzluğunu.”
(O zaman uzatma, kullanma insanları, mutluluk, zamanı geldiğinde bırakıp gidebilmektir. Daha yaşanacak öyle çok şey var ki!)
Bu kavgamız hiç bitmeyecek.