Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SATRANÇ TARİHİ
Eski Mısır'da satranca benzer bir oyunun varlığını biliyoruz. Satranç oyunu 6. yüzyılda Hindistan'da ortaya çıkmıştır. Bu oyun o dönemin Hint ordu düzeninden esinlenmiştir. Hint ordusu 4 kısımdan oluşurdu. Bunlar filler, atlar, savaş arabaları ve yayalardı. Hint dilinde dört ve kısım anlamına gelen bu oyuna çaturanga adı verildi. Satranç ilerleyen yıllarda bugünkü İran olan Pers ülkesine ulaştı. Daha sonra bu oyun Arap Yarımadası'na yayıldı. 8. yüzyılın başında Arapların İspanya'yı fethiyle Avrupa'ya geçmiş oldu. Satrancın İspanya'ya gelmesi bu oyun için dönüm noktası oldu. Arap elyazmalarından sonra ilk basılı satranç kitabı İspanya'da kaleme alındı. Ardından İtalya daha sonra Fransa olmak üzere tüm Avrupa ülkelerine yayıldı. Satrancın Avrupa'ya gelmesiyle birlikte, kurallarında da önemli değişiklikler oldu. Yeni kurallar eklendi. Satranç başlangıçta ağır gelişen bir oyundu. 15. yüzyıldan sonra modern satrancın kuralları ortaya kondu. Eskiden vezir, çapraz olarak sadece bir kare gidebiliyordu. Fil, at gibi iki kare ilerliyordu. En güçlü taş kaleydi. Rok ile piyonun, başlangıçta iki kare ileri gidebilme kuralı yoktu. Rok kuralı daha sonra kabul edildi.
Sayfa 170 - Türkiye İş Bankası ve Kültür YayınlarıKitabı okudu
Satranç ve Sembolizm
"Satranç oyunu ile insanın karmaşık doğası arasında büyük bir benzerlik var. Bu oyunu insanlığa kimin armağan ettiğini doğrusu çok merak ediyorum. Şu evreni oluşturan büyük güçler kozmosta nasıl birbirine girişiyorsa satranç tahtasının üzerinde de aynen o oluyor. Oyun hayatın küçültülmüş temsilî bir modeli gibi. Mesela kozmik gerçeklerden
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
insan varoluşu, terk edilmişlik ile emin kılınmışlığın çapraz etkisi nedeniyle daima gergin olan bir kendi kendisiyle ilişki halindedir. kendi kendimize biteviye üzüntü halindeyiz.
Sayfa 15
Bir denizci için yaşam, satranç gibi uzunca bir süre kafa yormayı gerektiren, çok az keskin hamlenin yapıldığı, çapraz, dolambaçlı yollarda ilerleyen, oyun süresince, yakılan zavallı muma bile değmeyen, sıkıcı, yavan bir oyun değildir.
Sayfa 100 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Ahulgo'nun 1839 yılında ikinci kez kuşatılıp düşmesi, Mürit Sa­vaşları'nın dönüm noktası olarak görülebilir. Burada yaşananlar Şamil'in azmini o kadar pekiştirdi ki artık hiçbir şey onu intikam almaktan alıkoyamazdı. Nefret ve intikam duygusuyla bilenen Şamil kıyasıya mücadele edecekti. Mayıs ayında Ahulgo'ya çekilen Şamil,
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Reklam
"Unutmayın, varoluşun gizemli kapılarını açan anahtarlar zaten elinizde. Gerisi sizin niyetinize, tıynetinize kalmış."
"Yüreğini değilse de mantığını huzura kavuşturmaya gayret edecekti bu sürenin sonunda."
"Bir insan, geçmişte günah işlediğini düşünmeye başlamışsa bir ümit var demektir."
" Ânı yaşa... Geçmişe ve geleceğe takılıp durursan, yaşadığın ânın güzelliklerini nasıl hissedeceksin? Bir saniye sonra geçmişte kalacak olan "anları" sana kim geri getirecek? Hangi güç? Hangi servet?"
115 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.