Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Enver Paşanın odasına girdiğim zaman ayağa kalkıp beni karşıladı, sonra oturduk. Paşa “Bu da neyin nesi? Bizler tah­tadan adam imal edelim de kendi elemanlarımız arasına ka­talım diye uğraşıyoruz ama Hicazlılar jandarma komutanı ve defterdara yaptıkları gibi güvenlik güçleri mensuplarını öldü­rüyorlar. Ama Allah’a şükür ki kriz aşıldı. Şimdi sizden rica­mız, devletin kendisine güveni hakkında babanızın aklına ta­kılan bütün şüpheleri bertaraf etmek için çalışmanızdır. Ken­disine güvenimiz sonsuzdur” dedi. Kendisine şu cevabı verdim: “Bunlar nasıl sözler? Siz ‘Kahraman-ı hürriyet’ ünvanını ta­şıdığınız halde, sizin yanınıza gelene kadar birçok yere girip çıkmam gerekti. Benden ziyaretçi kartı ve kimlik bile istediler. Daha yakın geçmişte herkes sizi o kadar severken, şimdi bu uy­ gulamalar kamuoyunun sizden memnun olmadığını gösterir. “Ayrıca bekleme odasında Şeyh Abdülaziz Çâviş’le karşı­laştım. Şu anda sayın Nazırdan duyduğuma benzer sözlerle beni eleştirmeye kalktı. Abdülaziz Çâviş haddini aşıp devletle Şerif arasında aracı olmayı bile teklif etti. Oysa Şerif ile Osmanlı sultanları arasında, Ebû Nümey ve Sultan Selim zama­nından beri dostluk hâkimdir. Eğer işler bu kadar tersine dön­düyse, istediklerinizin gerçekleşmesine zaten imkân yoktur.
"Liva -i İslam'"ın başlangıç sayıları taş basmaydı fakat daha sonra normal olarak dizilip basılmıştır. Gazete dağıtımının başlamasından he­men önce, ünlü bir Mısırlı Pan-İslamist yazar olan Abdülaziz Çaviş, Arapça basım üzerinde ısrar etmiş, fakat Türk meslektaşları ile Türkçe'nin yanısıra, ikinci bir dil üzerinde anlaşmaya varmıştır. Gazetenin dili üzerinde böyle bir anlaşmazlığın olması, İttihat için olumsuz bir gelişme olacak olan Araplar ile Türkler arasındaki hizipçi mücadelenin ilk sebebi idi. Türk üye­ler, İslam davası için mali imkanları israf eden Arap meslektaşları hakkında hiç de iyi düşünmemekteydiler. Enver İttihat'ten birçok beklentiye sahipti. Bu beklentiler arasında Müslü­man dünyasında ayaklanma, İran ve Hindistan'da ihtilal, doğu halkının hürriye­tine kavuşması v.s. vardı. Enver'in kalbi kahramanca bir karşılama beklediği Anadolu için atmaktaydı. Bu bakımdan İttihatın Anadolu kolu olan "Halk Şu­ralar Fırkası"nı kurmuştur.
Reklam
Enver, Sovyet-Polonya barış görüşmeleri sona ererken Sovyet hükümetinin Almanya'dan silah elde edemeyecek gibi gözükmesi üzerine, Moskova'ya dön­meye zorlanmıştır. Bu arada Enver, Anadolu'ya mühimmat sağlamakta da ba­şarısız olmuştur. Çünkü Sovyetler gerekli kaynağı hiç bir zaman vermemiştir'. Sadece Enver'in ihtiyaçları için 15 Ocak 192l'de Karahan 500.000 mark gönder­miştir. Bütün bunlardan sonra Enver 20 Şubat 1921'de Berlin-Riga arasındaki ekspres tren ile 36 saatte sağsalim Moskova'ya ulaşmıştır. Enver aynca Ber­lin-Moskova arasında çalışan bu ekspres trenini kullanarak, ailesini 1921 yazın­da Moskova'ya getirmeyi tasarlamaktaydı. Bu arada İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı için yapılan plan, Enver'in Ber­lin'den ayrılışından kısa bir süre önce kabaca planlanmıştır. Bu planda, Enver İttihadı askeri nitelikte, fakat orduya bağlı olmayan yapıda kurmak istediğini ve "Sınırda bize yardım edecek Müslümaq. müfrezelerin oluşturulması" niyetini Moskova'ya ilk gelişinden hemen sonra açıkça belirtmiştir.9 1920 yazında İtti­hat hakkında Çiçerin, Karahan ve Buharin ile yapılan . tartışmalarının sonucu olarak, Enver, Berlin'deki arkadaşları Abdülaziz Çaviş, Mehmet Başhempa, Şekib Arslan, Dr. Fu'ad ve Dr. Nazım'ı çağırmaya karar verdi.10 Enver, 15-20 Ekim 1920 tarihleri arasında 3 protokol halinde yapılan Bakü Kongresi'nin oturumundan sonra bu fikrini ifade etmeye çalışmıştır. Bununla beraber bu fikir, Talat tarafından telkin edilmiş olabilir.
Tevekkül
Cenab-ı Hakk'a tevekkül, işi gücü bırakmak, rızkı, azığı, saâdeti tenbellikle beklemek, çalışma yerine duâ ve yakarışta bulunmak ma- nasında olsaydı acaba salât ve selâm üzerine olsun Efendimiz, bun- ca zahmetleri kendine seçer miydi
Komünistlik, bolşeviklik nedir? Bu toplumların, meydanda (kol) gezen derde kat'iyen etkili bir çare bulmaktaki acizlerinden doğan sonuçlardan başka şeyler midir?
Irkçılık
-Asabiyet davasına kalkışan bizden değildir. -Asabiyet (ırkçılık) üzerine savaşa girişen biz den değildir. - Asabiyet (ırkçılık) davası uğrunda ölen bizden değildir." tarzında asabiyete (ırkçılığa) sarılanları kaçındırmak ve bu sapıklıktan uzaklaştırmak için ne kadar hadisi şerif gelmiştir
Reklam
İslâm dininin sahibi, kendi yaratığının yaratılışındaki ihtiyaçları ve eğilimleri bi- liyordu. Bundan dolayı, doğrunun ta kendisi olup, kendilerinden hiç bir zaman ihtiyaçsız kalınamıyan bütün hükümleri, ezeli hikmeti ge- reği olarak koydu
1969 senesi
Beş yıl kadar önce Anglikan Kilisesi, İstanbul'daki Şeyhülislâmlik makamına Londra'dan bir mektup göndermişti: Islâm dininin ruhu, mahiyeti nedir? Ortaya çıkışından beri bu din, medenî hayat ve in- san düşüncesi üzerinde ne gibi etkiler yapmıştır? Bunların, aşağıda özetlenecek diğer sorularla birlikte açıklamasını istiyordu.
Sâdeleştirmeğe çalıştığımız bu eser, merhum Abdülaziz Çaviş tarafından Arapça yazılmış ve büyük şâirimiz merhum Mehmed Akif ta- rafından Türkçeye çevrilmiştir
Mehmed Akif'i kullanıp Atatürk'e saldıranların en büyük yalanlarından biri, Akif'in güya Şapka Devrimi'ne karşı olduğu için, şapka takmamak için Mısır'a gittiği şeklindedir. Bir başka yalana göre Akif Mısır'a gitmemiş, Atatürk Cumhuriyeti tarafından Mısır'a sürgün edilmiştir! Peki, ama Akif neden Mısır'a
Sayfa 113 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yakın Çevre
Mehmet Akif, Balkan Savaşı (1912-1913) sırasında kurulan ve ileriki yıllarda Milli Mücadele'nin teşkilatlanmasında önemli rol alacak olan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'ne bağlı Heyet-i Tenviriyye'ye (Heyet-i İrşâdiyye) katılmıştır. Mehmet Akif, Heyet-i Tenviriye vasıtasıyla halkı edebiyat yoluyla bilinçlendirmek ve aydınlatmak için birçok faaliyette bulunmuştur. Bu amaçla Abdülhak Hamid, Recaizade Mahmut Ekrem, Süleyman Nazif, Hüseyin Cahit Yalçın, Mehmed Emin, Abdülaziz Çaviş, Cenap Şahabeddin ve Hüseyin Nazım Kadri'den oluşan heyetin genel sekreterlik vazifesini üstlenmiştir. Heyetin başkanı ise Recaizade Mahmut Ekrem'dir. Dipnot: Adamların yakın çevresinin genişliğine bak her birisi fikir adamı. Çevremde kitap okuyan 4 tane adam yok.
Sayfa 80 - Mehmet Akif ErsoyKitabı okudu
Hz. Ali'den Mısır Valisi Malik bin Eşter’e : Sakın, ne seni yoksulluk ihtimaliyle korkutarak kereminden çevirecek cimriyi, ne büyük işlere karşı azmini gevşetecek korkağı, ne de zulme saparak sana ihtirası iyi gösterecek ihtiraslı kişiyi danışma meclisine sokma.
Artık âlem-i İslâm yüzünü Allah'a dönsün; dîn-i mübînindeki esrarı anlasın; o hissiz, o kansız mahluklar gibi olmasın ki "Kalpleri var, lakin duygu nedir bilmezler; gözleri var, fakat görmezler; kulakları var, öyle iken işitmezler; işte bunlar behâim sürüleri gibidir, hayır bunlar behîmelerden daha şaşkındır; bunlar yok mu, asıl gafillerdir."
Sayfa 60 - Rağbet Yayınları 2003 BaskısıKitabı okudu
İçki mehâfilinde (toplantılarında), hususiyle davet, ziyafet meclislerinde kadın, erkek bir çok hoppa mizaçlar, bir sürü hafif akıllar bir yere gelir. Şarap dillerdeki ukdeyi çözdükten, yüzlerdeki hayâyı sıyırdıktan, kafalan buram buram hülyalarla tütsüledikten sonra artık sineler hikmet, ahlâk mevizalarına tahammül edemez olur.
Sayfa 36 - Rağbet Yayınları 2003 BaskısıKitabı okudu
Mühlik (helak edici), fakat tesiri batî (yavaş) bir zehir, nasıl damarlarda sinsi sinsi yürürse içki de medeni akvâmın arasına öyle sokuldu.
Sayfa 21 - Rağbet Yayınları 2003 BaskısıKitabı okudu
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.