Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yine, Habeşleri aşşağı ırk olarak gören bir Peygamber
Muhammed, siyahiler (zenciler) arasında da de­receleme yapmış ve bazılarını bazılarına daha aşağı saymıştır; örneğin Habeşli köleleri bu kategoriye koymuştur. Enes İbn-i Mfilik'in ri­ vayetine dayalı bir hadisinde aynen şöyle demiştir: "Ey Ashabım... üzerinize tayin olunan vali, başı siyah kuru üzüm gibi saçlı Habeşi bir köle olsa bile (onlara itaat ediniz) Güya devlet düzeninin bozulmaması amacına dayalı bu hadis hük­münün anlattığı şudur ki, yönetici kim olursa olsun, onun emirlerine boyun eğmek gerekir; velev ki bu yönetici "habeş bir köle olsun". Yani habeşliyi öylesine aşağılık görmektedir ki, kamu düzeninin bo­zulmasını önlemek için onun emirlerine dahi boyun eğilmesini kural haline getirmeyi uygun bulmuştur.
Sayfa 367Kitabı okudu
Enes'in rivayeti şöyle:
"Bir gün Muhammed Mescid'e girdiğinde iki direk arasında çekilip gerilmiş bir ip görür: "Bu ip nedir?" diye sorar: "O ip Zeynep binti Cahş'ındır, namazda yorulduğunda ona tutunur" derler. Muhammed ipin çözülmesini emrederek şöyle der: "Sizden biri dinç ve istekli olduğunda namaz kılsın. Yorulunca da yatıp istirahat etsin." Yine bu doğrultuda olmak üzere Muhammed şöyle demiştir: "Sizden birisi, namaz kılarken uykusu gelirse, kendisinden uyku geçinceye kadar yatsın, uyusun..." Namaz sırasında uykusu gelen kimselerin zorluk çekmemeleri için her türlü kolaylığı düşünmüştür. Namazdayken uykusu gelen kimselere yatıp uyumaları için hadisler bırakmıştır. Bu hadislerden biri şöyle: "Biriniz namaz kılarken uyuklarsa, uykusu dağılıncaya kadar yatsın. Zira uyuklayarak namaz kılarsa istiğfar edeyim derken belki kendine sebkeder" (Tann'dan bağışlanma isterken belki boşuna iş görmüş olur)."
Kaynak Yayınları
Reklam
Ebu Nuaym'ın Hilye'sinden müfessir Mücahid'in sözlerini nakleden Buhârî'ye göre Muhammed'e "her 100 erkek kuvvetinde olan cennet erkeklerinden 40 erkek gücü verilmiştir". Enes'in anlattıklarına göre Muhammed "gecenin veya gündüzün belirli bir zamanında dokuz eşiyle cinsel ilişkide bulunurdu". Buhâri Şarihi Aynî de, Muhammed'in her gün sabah namazını kıldıktan sonra kadınlarının (ki sayılarının 9 veya 11 olduğu kabul edilir) birer birer hücrelerine girip, yoklamak ve onlarla cinsi münasebette bulunmak gibi bir geleneği olduğunu açıklamıştır.
Şifalı Su(?)
Muhammed'in elini,yüzünü, burnunu temizleyerek abdest aldigi, agzindan, burnundan çikardigi ve içine tükürdügü suyu içmek Ümm-i Seleme'ye öylesine özenilecek bir sey görünmüstür ki, kadincagiz dayanamayip "... Ogullarim, o sudan ananiza da ikrâm ediniz!..." demekten ve ayni suyu içmekten kendini alamamistir.Islâm kaynaklarindan ögrenmekteyiz ki, Ebû Mûsa, Bilâl, ve Ümm-i Seleme gibi, diger Müslümanlar dahi Muhammed'in agzindan, burnundan çikan suyu kutsal bilip bununla abdest almayi, ya da bu suyu içmeyi, kendileri için mutluluk sayarlar, ve içerlerken de Muhammed'e duâ'lar yagdirirlardi. Enes b. Mâlik'in rivâyetine göre, Muhammed'in abdest aldigi sudan yetmis seksen kisinin abdest aldigi görülmüstür.Enes b. Mâlik'in rivâyeti söyle: "Nebiyy-i Ekrem... (bir kere) bir kap su istedi.Içinde biraz su bulunan agzi genis,dibi dar bir kap getirildi.Parmaklarini içine koydu... artik parmaklari arasindan suyun kaynadigini (gördüm). O sudan abdest alanlari yetmis ile seksen arasinda tahmîn ettim"
Enes Ibn-i Mâlik'in rivâyetinden ögrenmekteyiz ki Muhammed,namazdayken elbisesinin içine tükürüp sümkürürmüs.Bununla anlatmak istedigi sey,namazda kolaylik olsun için baskalarinin da bu sekilde hareket edebilecekleriymis.Nitekim namaz sirasinda kisilere sol yana,ya da sol ayagin altina tükürme olanagini tanimakla beraber esas itibariyle elbiselerinin içine tükürmelerinin daha iyi olacagini söyler ve onlara örnek olmak için kendi elbisesinin kenarindan tutup içine tükürür ve: "Iste böyle yapin" derdi.Kendi tükrügünün "temiz" ve "kutsal" olduguna inanmis ve baskalarini da buna inandirmisti. Sadece tükürügünün degil, fakat sümügünün ve agzindan çikan balgamin, ya da abdest alirken ellerini ve ayaklarini yikadigi suyun dahi "kutsal" ve "temiz" (tahir) nitelikte olduguna inanmisti ve bunu kendisi için bir övünme vesilesi yapmisti; Tanri'dan geldigini soyledigi vahy'lerle müslüman kisileri de buna inandirmisti.
Kaynak: Sahih-i..., c.VII, s.256-257.
Enes İbn-i Mâlik'in rivayetine göre, Uhud Savaşı'na katılan Müslümanların, Uhud gecesi şarap içerek sabahladıkları ve sarhoş bir şekilde katıldıkları savaş sırasında şehit oldukları ve savaşın da bu yüzden kaybolunduğu anlaşılır.O kadar ki, halk arasında bazı kimseler: "(Uhud günü) bütün nıücâhidler, midelerinde şarab dolu olarak öldüler; (bunlar ne olacak?)" diye konuştukları için Muhammed, Tanrının bu gibi kişileri günahsız saydığını ve "O îmân edip de iyi işler işliyerek ölenlerin tattıklarında günâh yoktur" şeklinde ayet gönderdiğini söyler.
Sayfa 234Kitabı okudu