Babam, başını yapay bir öfkeyle iki yana sallayıp "Telefonun nerede senin Eftal?" diye sordu. "Arıyorum kapalı." Gözlerim kocaman açıldı ve çantamdan telefonumu çıkardım, şarjı bitmişti, hoş zaten pek telefonla ilgilenebilen birisi değildim. "Bir gün başına bir şey gelirse sana ulaşamayacağız."
Öfkesini geçirmek için sevgiyle koluna girdim ve başımı omzuna yaslayıp "Sevgilim de hep bu yüzden kızıyor ya," dediğimde babam gözlerini devirdi. "Ne? İnanmadın mı?"
"Sevgilin kim? Kitaplar mı?"
"Hadi ama baba," diyerek onu dürttüm. "Benim sevgilim olamaz mı?"
"Olur elbet, şu inatçı burnunu indirip etrafına bakabilirsen." Kıkırdadım. "Lafı da değiştirme, bir daha o telefonun açık olacak, sevgilin olmasına gerek yok. Baban iki kızı için de çok endişeleniyor, daima da endişelenecek, bunu biliyorsun."
"Pekala komutanım," dediğimde ona daha fazla sarıldım.
Babam, başını yapay bir öfkeyle iki yana sallayıp "Telefonun nerede senin Eftal?" diye sordu. "Arıyorum kapalı." Gözlerim kocaman açıldı ve çantamdan telefonumu çıkardım, şarjı bitmişti, hoş zaten pek telefonla ilgilenebilen birisi değildim. "Bir gün başına bir şey gelirse sana ulaşamayacağız."
Öfkesini geçirmek için sevgiyle koluna girdim ve başımı omzuna yaslayıp "Sevgilim de hep bu yüzden kızıyor ya," dediğimde babam gözlerini devirdi. "Ne? İnanmadın mı?"
"Sevgilin kim? Kitaplar mı?"
"Hadi ama baba," diyerek onu dürttüm. "Benim sevgilim olamaz mı?"
"Olur elbet, şu inatçı burnunu indirip etrafına bakabilirsen." Kıkırdadım. "Lafı da değiştirme, bir daha o telefonun açık olacak, sevgilin olmasına gerek yok. Baban iki kızı için de çok endişeleniyor, daima da endişelenecek, bunu biliyorsun."
"Pekala komutanım," dediğimde ona daha fazla sarıldım.
Mevsim ne olursa olsun kapalı ya da açık balkonlarda, akşam yediden sonra lambalar yanıyor. Çekirdek çitlemeler, çay kaşığı şıngırtıları. Tüm bunlar eskilerde kalmamış gibi, dışarı çıkmak yasak değilmiş de keyiflerinden balkonlararası bağrışıyorlarmış gibi. Kahkahalar. Yine de uçucu bir erinç geliyor, hele yaz akşamlarında, açık ve çiçekli balkonlarda. Sonsuz kır özlemlerinin önünü almak için.
Balkonlarda bu çiçekler, ayakta tutuyor direncimizi. Bütün binalar griye boyandı, bir iki şaşkın leke: çiçekler. Renklerin halkı isyana ittiği kanıtlanmış. (Nasıl?) Bir adım öne çıkan cesur balkonların bağrında inatçı, rengarenk kokular şimdi. İç odaların gizinde mahzun, renkli kuşlar. İrili ufaklı. Bir misafirlikte banyoyu ararken yolunuza çıkan. Tavuslar, altın sülünler, çinteler, sakalar...
Ancak bir şeyi daha az düşünmeye çalışmak onu aklın tamamına yaymak demektir. Çünkü iradeyle, unutulmak istenen düşünce kadar alay edilen hiçbir gerçeklik yoktu.