Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ne patron beğenir, ne usta beğenir, ne satıcı... Alt tarafı beş kuruşluk işçisin be!" Mavi tulumlu kıpkırmızı kesildi. "Bana bak," dedi. "Ben beş kuruşluk işçi değilim!" "Nesin ya?" "Senin patronların kadar insanım en azından!"
Sayfa 209 - EverestKitabı okudu
Demek düşmek, kişinin elinden alamıyordu kişiliğini! Kişilik... Evet, kişilik. İnsanoğlu elinde olmayan nedenlerle düşebilir, ama haysiyetini ayaklar altına vermeyebilirdi.
Sayfa 185 - EverestKitabı okudu
Reklam
Tanıdık, onları da tanıdık...
"Hayatında hiç sevmemiştir. Kalp yok ki. Alay eder sadece insanla..."
Sayfa 174 - EverestKitabı okudu
Some "Maço" problems...
Uzun uzun, içini çeke çeke ağlıyor, sarsılıyordu. İçim gittiği hâlde tınmaz görünüyordum. Görünüyordum, çünkü babadan, dededen, akraba erkeklerinden böyle görüp işitmiştim: Bir erkek, kadının elinde oyuncak olmamalıydı. Erkek dediğin, haksız bile olsa, sözünü kadına karşı daima yürütmeli, ne yapıp yapıp haklı çıkmalıydı. Çıkamadı mı? Çat çut, sindirmeliydi.
Sayfa 123 - EverestKitabı okudu
Bıyıklı koca karı: "İyi ama yavrum, el haya mineliyman!" Karım: "İyi ya, hayana, imanına sahip ol, başkasınınkine karışma."
Sayfa 115 - EverestKitabı okudu
Bozmuyordum. İnsanlardan böylesine palavracıların atmasyonlarına taş koymamanın o insanların dostluğunu kazanmaya yarayacağını öğrenmiştim.
Sayfa 91 - EverestKitabı okudu
Reklam
Var böyle tipler (kısa bir süreliğine varlar)
Şahinde Hanım'ın kocasına nefreti, kocasının sapına kadar erkek olmamasındanmış. Bunu bir gün karıma anlatırken ağlamış: "Ah şekerim, ben hiç böyle değildim eskiden. Beni böyle sinirli, küfürbaz yapan bu adamın pısırıklığı. Hani eli sopalı, vur elli bir kocam olsa kafayı çekip çekip eve gelse, evimin içini sigara dumanına boğsa, vallahi taparım! Böyle koca isterse günde birkaç öğün dayak atsın. Ama nerdee?"
Sayfa 71 - EverestKitabı okudu
"Hani servetini şahsi yeteneğiyle yapmıştı?" "Dalavere çevirebilmek de şahsi kabiliyettir..."
Sayfa 40 - EverestKitabı okudu
Yere batasıca zihniyet...
"Demek rahmetliden pek bir şey kalmadı?" "Kalmadı." "Tuhaf. Biz de onu aklı başında bilirdik. İnsan ailesine kırık sırık bırakmaz mı?" "?.." "Cevap ver: Bırakmaz mı?" Alnıma vurdu. "Çamura çökmüş gibi ne düşündüm kaldın? Bırakmaz mı diyorum?" Çaresiz: "Bıraksa iyi olurdu ama bizim pek bir şikâyetimiz yok..." "Olur muuu? Pek bir şikayetimiz yokla iş biter miii? Bu dünyada insanın insanlığı kırığı sırığı, parasıyla, altın avadanı, emlaki akarıyla, gayrimenkulü ve bankalardaki cari hesabıyla ölçülür. Yok mu? Kırığın sırığın, paran, emlakın akarın, bankalarda kredin yok mu? Kaldır at kendini yardan aşağı. Böylelerinin insanlığından ne olacak? Ağızlarıyla kuş tutsalar zırnık kadar kıymetleri yoktur nazarımda!"
Sayfa 30 - EverestKitabı okudu
Kalabalık, ah o kalabalık! Hısım, akraba, bildik gördük, eşin dostun insanı bakışıyla yiyen kalabalığı!..
Sayfa 22 - EverestKitabı okudu
Reklam
"Beni unutabildin mi? " "Hayır." "Eski günlerimizi" "Yeniden dünyaya gelecek olsam, ardına takıldığım o günleri yeniden yaşamak isterim. Altın günlerdi onlar benim için. Ama artık....." İç geçirdi. Anlamıştım. "Her şey bitti mi? " "Yollarımız ayrıldı sadece. Ama şunu iyi bil ki, seni hâlâ seviyorum. Beni, bütün yalvarmalarıma rağmen çiğneyip geçtiğin hâlde!" Hızla döndü. Yüzüme bakmadan telaşlı bir baş selamı, "Hoşça kal!"
Neşeyle değil yalanla yüklü arkadaş ıslıkları
“Evet, kişilik. İnsanoğlu elinde olmayan nedenlerle düşebilir, ama haysiyetini ayaklar altına vermeyebilirdi…”
“Dünyanın bütün sevinci, içimde pırıl pırıl bir fırtına olmuş esiyor…”
Sayfa 142Kitabı okudu
Bizim neslin,dinsiz imansız neslin böyle ince ahlâk kurallarıyla ne alakası var desene..
692 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.