Önce görmek gerek. İnsan ilk başta eldeki bilgileri incelemeli, ipuçları arayıp olaylar arasındaki bağlantıları tespit etmeli. Düşünme sonra gelir, yani bütün parçaları bir araya getirip gerçeği keşfettikten sonra. "
"Bilmiyorsunuz, çünkü düşünecek zamanınız olmadı sayın yargıç. En önemli şey düşünmektir. Gerçekler nadiren kendi kendilerini açıklamakta başarısız olurlar."
Çok mütevazı bir şekilde itiraf ediyorum, gerçekten hiçbir şey bilmiyorum. Çünkü fazla görünür iki ya da üç noktayı keşfetmeyi "bir şey bilmek" olarak adlandırmıyorum.
"Gayet tabii, ne hakim ne de polis delillerini kabul etmediler; imparatorun o gün Alsaz'da bulunduğunu ise dinlemek bile istemediler."
"Neden"
"Tabii, gazetelere böyle yazmaları emredilmiştir... İmparatorun bulunmak istemediği bir yerde olduğu iddia edilir mi?..
"Hiç kimsenin, 'İşte Arsen Lüpen orada!' diyememesi çok daha iyi. Onun yerine benim yaptığım bir işi görüp tereddüt etmeden, 'İşte bu Arsen Lüpen'in işi!' diye bilmeleri asıl mesele."
Bu kimin cesedi ? İnanın ki artık hiç merak etmiyorum kimin cesedi olduğunu … Neden mi çünkü olaylar diyaloglar gelişmeler tam anlamı ile bana göre fiyasko oldu …. Çok merak ederek heyecanlanarak aldığım YİRMİNCİ YÜZYILIN EN İYİ POLİSİYELERİNDEN BİRİ olan
Bu Kimin Cesedi? nasıl olmuşda en iyi polisiyelerden biri olmuş orası da ayrı bir soru işareti ama neyse gelelim asıl konuya ilk 100 sayfa ben ne okudum burda neler oluyor inanın zerre anlamış değilim sonrada zaten ilerledikçe iyice sıkmaya başladı kitap yani demek istediğim PARA nız cebinizde kalsın okumak istiyorsanız Sherlock Holmes veya Arsen Lüpen tavsiye ederim ve bu kitaptan uzak durun…
Ben hayata daima itimat ettim ve bu itimadımın mükafatını daima gördüm. En müthiş vaziyetlerde bir kurtuluş imkânı gizlendiğine inanırım. Ümidim olmasaydı ne olacaktı? Tecrübe ile biliyorum ki en büyük korkulardan, en büyük cesaretler doğar.
Bu, her şeyin üzerinde bir olay. Bu hırsızlık sanatında açılan bir çığır; bu işte bir güç, bir iktidar, bir ustalık var. Küstahlığı da titretiyor beni.