Iluşa birden boynuma atıldı,incecik kollarıyla sımsıkı sarıldı bana.Bilirsiniz,onurlu,suskun gözyaşlarını içine atan çocuklar büyük bir üzüntü karşısında hiç beklenmedik bir anda kendilerini tutamaz,birden boşanıverirler.Iluşa'nın da gözlerinden yaşlar boşandı.Hıçkırıklar içinde sarsılıyor,beni sıkı sıkı göğüsüne bastırıyordu.
'Babacığım!Canım babacığım!'diye haykırıyordu hıçkırarak.
'Nasıl da hakaret etti sana!'
O zaman ben de kendimi tutamayarak ağlamaya başladım.
'Babacığım!Babacığım!'diyordu. Ben de:
'Yavrum, Iluşa'cığım!'diyerek hıçkırıyordum.
Orada bizi Tanrı'dan başka kimse görmedi".