Bazen böyle avazım çıktığı kadar çığlık çığlığa ağlamak istiyorum, bazen de iyiyim ya diyip hayata tutunmaya çalışıyorum artık hiç bir şeye sabrım kalmadı. Gezmek ilgimi çekmiyor, giyinmek ilgimi çekmiyor, o kadar yorgunum ki yemek dahi yemek istemiyorum bilmiyorum bütün hislerimi gün geçtikçe kaybediyor gibiyim. Kimseye derdimi anlatamıyorum uyumak istiyorum sürekli uyumak aslında uyuyamıyorum da sadece biraz olsun insanlardan uzak kalmak istiyorum. Kafamın içinde dönen o kadar çok şey var ki artık onları bastıramıyorum. Müzik dinliyorum kafamdaki sesleri bastırmak için sesi her açtığımda her yükselttiğimde o kafamdakiler çığlık çığlığa bana geri dönüyor. Çok deniyorum iyi olmayı çok uğraşıyorum ama yapamıyorum ne istediğimi ne yapmalıyım? Kime ne hesap sormalıyım bilmiyorum çıkmazların arasında kaybolup gidiyorum kimse fark etmiyor yavaş yavaş bütün heveslerim tükeniyor ve onları geri getiremiyorum. Kısacası yok oluyorum fark edilmiyor.
Ebeveynlerinizi, sizi yanlış yöne sevk ettikleri için suçlamanın da bir son kullanma tarihi vardır; dümene geçecek yaşta olduğunuz an, sorumluluk size aittir. ( J.K. Rowling )
“Sadece aklın istikametinde hareket edersen insanlardan uzaklaşırsın. Duygularınla hareket edersen sürüklenirsin. Ruhunu açarsan ve dilediğin gibi yaşamazsan sıkışırsın. Nasıl bakarsan bak, insanlarla yaşamak zordur.”
"Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna."
“Düşüncelerime ve beynimden geçenlere en yakın, en yakın diyorum çünkü hiçbir zaman tam anlamıyla düşüncelerimizi söylememize yetecek kelimelerin yeryüzündeki lisanlarda bulunmadığını uzun zaman önce anladım.”
Perviz’ciğim…Benim kurallara, geleneklere, yasalara ve halkın düşünce ve inanışlarına karşı gelmeyi ne kadar sevdiğimi bilemezsin; ama benim ayaklarımda beni sınırlayan zincirler var. Benim ruhum, vücudum ve bütün davranışlarım anlamsız ve zayıf sosyal yasalar çerçevesinde mahpus kalmıştır ve ben sürekli, ne olursa olsun alışılagelmişliklerin bir adım ötesine geçmem gerektiğimi düşünüyorum. Ben bu sıkıcı ve kayıtlar ve kurallar dolu hayatı sevmiyorum.
Perviz’ciğim…Benim kurallara, geleneklere, yasalara ve halkın düşünce ve inanışlarına karşı gelmeyi ne kadar sevdiğimi bilemezsin; ama benim ayaklarımda beni sınırlayan zincirler var. Benim ruhum, vücudum ve bütün davranışlarım anlamsız ve zayıf sosyal yasalar çerçevesinde mahpus kalmıştır ve ben sürekli, ne olursa olsun alışılagelmişliklerin bir adım ötesine geçmem gerektiğimi düşünüyorum. Ben bu sıkıcı ve kayıtlar ve kurallar dolu hayatı sevmiyorum. senin bu konuda ne düşündüğünü bilmiyorum; ama ben hep şaşırtıcı ve hadise dolu bir hayatı sevdim. Dünyayı yaya olarak dolaşmayı istediğimi söylersem belki bana gülersin. Ben sokaklarda, caddelerde aynı çocuklar gibi dans etmek istiyorum ben yasaları çiğnemek istiyorum. Belki benim günaha yatkın bir doğam olduğunu düşünüyorsun; ama değil. Ben şaşırtıcı işler yapmaktan tat alıyorum.
Çocukluk yaşlarında oluşan inançlarımız bizi o kadar sıkı sarmalar ki; olan biten her şeyi o inançların gözümüzde oluşturduğu perdeden izler, öyle anlamaya, anlamlandırmaya çalışırız.
Gelecek kimsenin umurunda olmayan, ilgisiz bir boşluktur, geçmiş ise yaşam doludur, kızdırır, başkaldırtır, yaralar, o kadar ki, bu yüzden onu yok etmek ya da yeniden yaratmak isteriz. Geleceğe egemen olmak istemenin nedeni, geçmişi değiştirecek güce sahip olmaktan başka bir şey değildir.