Peri masalları on sayfa içinde sona erse de, yaşamlarımız daha uzun sürer. Bizler çok ciltli kitap takımlarıyız. Hayatımızın bir bölümü duvara toslayıp yansa da her zaman bizi bekleyen bir bölüm ve sonra başka bir bölüm daha vardır.
Tek bir güzellik ve davranış idealine uyan huy, tavır ve çerçevelere sokulmaya çalışılan kadınlar, hem beden hem de ruh açısından tutsak düşer ve bir daha özgürleşemezler.
Yaratıcı hayatınız için, yalnızlığınız için, olma ve yapma zamanınız için, asıl hayatınız için en önemli şey devam etmek, direnmektir; devam etmek, çünkü vahşi doğanın vaadi şudur: Kıştan sonra her zaman ilkbahar gelir.
Ünlü bir kuyumcu ailesinin gelini olan Isabella Winterbourne, kalbi acidan kavrulsa da, 1901 yilinda esiyle birlikte o çok kiymetli hediyeyi Avustralya parlamentosuna teslim etmek üzere bir gemi yolculuguna çikmak zorundadir. Ancak gemi Queensland sahilinde batar ve bu kazadan sag kurtulan tek kisi Isabella'dir. Ve ne talihtir ki esinin gözü gibi sakindigi hediye de kiyiya vurmustur. Isabella bir karar vermek zorundadir. Ya kocasinin zengin ve baskici ailesine geri dönecektir ya da elindeki bu hediyeyle yillardir özlemini çektigi sakli rüyasini gerçeklestirecektir. Iste o an uçsuz bucaksiz karanlik sahilde bir isik dikkatini çeker. Ve Isabella deniz fenerinin siginagina birakir kendini…
Deniz Feneri KoyuKimberley Freeman · Arkadya Yayınları · 20151,602 okunma
“Belki de kırılmıştır kalbim. Bildiğimiz anlamda kırık bir kalp değil, sadece ortadan ikiye çatlamış bir kalp de değil. Şömine rafından alınıp, sert bir el tarafından sökülerek parçalarına ayrılan, sonra da paramparça bir halde yere bırakılan bir saat gibi. Bir daha çalışamayacak kadar parçalanmış bir saat…”