İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen
seni terk eden fâni şeylerle kalbini bağlamak kâr-ı akıl değildir. - lemalar.
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Aşkın Trajedisi...
Muhteşem bir roman. Herkesin okumasını canı gönülden isterim. Romanda, insan, sevgi, aşk ve yalnızlık başlıca tema olarak göze çarpmaktadır. Ayrıca hissettiğim kadarıyla kendine ve toplumuna karşı yabancılaşmak düşüncesi de önemli bir olgudur. Romanda 3 önemli karakter vardır. Raif Efendi: Kahramanımız, genelinde kendi halinde, sessiz, sakin, ahlaklı ve sıkıntılı olduğu zamanlarda başkalarına belli etmeyen ancak bu sessizliğinin ardında bir kadına duyduğu sevdası gizli yapmaktadır. Rasim: Raif Efendi'nin iş arkadaşı. Raif Efendi'nin gizemini çözmemizi sağlayan karakter. Maria Puder: Raif efendinin aşık olduğu kadın. Bana göre romanda 3 kısım olarak görüyorum. İik bölümde Rasim efendi ile Raif beyin tanışması ve birbirlerini tanımasını İkinci bölümde Raif beyin kara kaplı defterindeki Almanya macerasını ve aşkıyla tanışması ve ayrılışları Üçüncü bölümce Raif beyin Türkiyeye dönüşü ve ölümüne kadar olan olaylar. Burada en can alıcı nokta kendini terk ettiğini sandığı sevgilisinin ölmüş olduğunu Ankara'ya gelen bir akrabasından öğrenmesinin yanı sıra kendi kızının olduğunu......
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Fark Yayınları · 2019317,5bin okunma
Sen koskoca bir kadı, insanların imrendiği bir makamın sahibi, Bursa gibi bir şehrin en yüksek mertebeli ismi ... Her şeyi terk et de bir miskin dervişin yolundan git! Olacak şey değildi bu. Biliyordum. Lakin esas şimdi olanlar mümkün dahi değildi, imkansızdı. Öyle olmalıydı. Bir insan bütün bunları terk edip de abdesthane temizler miydi? Akıl alır iş miydi bu? Değil­di ama yapıyordu Mahmud Efendi. Sadece benden, nefsinden kurtulmak için yapıyordu.
Şems-i Tebrizi de kendisini Kimya Hatun'a kaptırmıştı, onsuz olamıyordu. Eflaki'nin anlattığına göre: Bir gün gene Kimya Hatun Şems'i terk etmişti. Şems'in canı sıkkındı. Mevlana Şems'i teselli etmek, can sıkıntısını gidermek amacıyla onun hücresine gider. Kapıyı aralayınca Şems ile Kimya Hatun'un sevişmekte olduğunu görür ve hemen kapıyı çeker, geri döner. Bir zaman geçdikten sonra tekrar Şems'in hücresine gider, içeri girince Şems'in yalnız oturduğunu görür ve Şems'e sorar: "Ustad az önce geldim, Kimya Hatun ile aşk-bazi (Aşk oyunu) halindeydiniz. Kimya Hatun nerede?" Diye sorar. Şems de ona: "O senin gördüğün Cenab-ı Allah idi. Cenab-ı Allah'ın ne kadar sevgili bir kuluyum ki, Kimya Hatun suretinde bana geldi. Onunla ask-bazi halindeydik" der Şems, Allah'ın Kimya Hatun suretinde kendisine geldiğini söylemekle Kimya Hatun'u onore etmeye çalıştığını düşünüyorum. Şems-i Tebrizi'nin bu sözleri onun Mecusi inanıştan kaynaklanan Hulûliye akidesine sahip bulunduğunu göstermektedir. O bu açıklaması ile Allah'ın Kimya Hatun'a hulül etmiş olduğunu ifade etmiştir. Onun bu Hulúliye akidesinin de Konya'da ona karşı bir tepki uyandırdığı muhakkaktır. O bu inancıyla Mevlânâ üzerinde derin bir etki yaratmıştır ve Mevlana'yı şiir dünyasına çekmiştir. Bilindiği gibi Hulüli düşünceler kişinin hayal ve his dünyasını zenginleştirir ve renklendirir. Bu duygu ve düşünceye sahip olan âşık sevgilisinin değişik görünümleri ile tanışır. İşte Şems, Mevlâna'yı böylesine renkli ve cazibeli bir dünya ile tanıştırmıştır.
DAVETİYE Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce, italyanlar başvekili muhterem Düce! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür; Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular
Reklam
1.000 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.