İçimde bir sokak var,
Seninle daha yürümediğim.
Bir yolculuk var,
Seninle daha gitmediğim.
Gündüzler ve geceler var,
Seninle daha geçirmediğim.
Aşk sözleri var,
Sana daha anlatmadığım…
en nihayetinde, aşk zamanlamadan ibaret.
benim seung hee'yi çaresizce istememden çok
ne denli doğru bir zamanlamayla yollarımızın kesiştiği daha önemliydi. bu da kaderin cilvesi ve alınyazısıydı.
•on your wedding day
"(...) beğenilen bir şeyin verdiği hazzı, insanın sahip olabileceği nimetlerin en büyüğüymüş gibi gösterir. Bu yüzden de insanın bu hazzı hararetle arzulamasına sebep olur. Gerçi çok değişik türde Beğeni mevcuttur, dolayısıyla doğurdukları arzuların kuvveti de birbirinden cok farklıdır. Örneğin sırf bir çiçeğin güzelliği bile bizde ona bakma isteği uyandırır, bir meyveninki ise yeme isteği. Ama en kuvvetlisi, insanın öteki yarısı olduğuna inandığı bir insana ait gördüğü meziyetlerdir. Çünkü doğanın hem insanlara (...) bahşettiği cinsiyet ayrımı beyinde öyle izlenimler oluşturmuştur ki, bunlar kendimizi belirli bir yaşta ve belirli bir zamanda eksik hissetmemize neden olur, yani biz sanki bir bütünün yarısıymışız da, onun öbür yarısı karşı cinsten bir kişi olmak zorundaymış gibi. Bu yüzden Doğa akıl almaz bir şekilde bize öbür yarımıza sahip olmayı, hayal edebileceğimiz tüm nimetlerin en büyüğüymüş gibi gösterir. (...) İşte bu yönelim ya da bu arzu ancak böyle bir Beğeniden doğar. Bu hisse, yukarıda tanımladığımız Sevgi Hissinden ayırmak maksadıyla, daha ziyade Aşk denir. Hakikaten aşkın çok daha tuhaf sonuçları vardır ve bu yüzden de gerek Masal Yazarlarının gerek Şairlerin başlıca konusunu oluşturur."