Aşk dışında evde hiçbir şeyimiz yoktu. Öyle söyleyeyim... Eşim bir gün geldi: "Birisi eski divanını atmış, gel gidip bakalım..." dedi. Gidip o divanı aldık - geceleyin, kimse görmesin diye. Ne sevinmiştik o divana!
Eşimle Minsk' e geldik. Hiçbir şeyimiz yok: ne bir çarşaf, ne bir kupa, ne çatal. İki kaput, iki asker gömleği. Bir harita bulduk, sağlam, Amerikan bezinden, yıkadık
onu ... Büyük bir harita ... Bu Amerikan bezinden harita bizim ilk çarşafımız oldu. Sonra kızımız doğduğunda
kundak yaptık ondan. O haritadan ... Bugün gibi hatırlarım, dünya siyasi haritası ... Kızımız valizin içinde uyuyordu ...!