Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Böyle Bir Sevmek
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular. Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir Azıcık okşasam sanki çocuktular, Bıraksam korkudan gözleri sislenir. Ne kadınlar sevdim zaten yoktular, Böyle bir sevmek görülmemiştir. Hayır sanmayın ki beni unuttular, Hala ara sıra mektupları gelir. Gerçek değildiler birer umuttular, Eski bir şarkı belki bir şiir Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Böyle bir sevmek görülmemiştir. Yalnızlıklarımda elimden tuttular, Uzak fısıltıları içimi ürpertir. Sanki gökyüzünde bir buluttular Nereye kayboldular şimdi kim bilir Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Attila İlhan
Attila İlhan
Monster
His little whispers. Onun küçük fısıltıları; Love Me. Love Me. Sev beni , sev beni, That's all I ask for. İstediğim herşey bu Love Me. Love Me. Sev beni sev beni He battered his tiny fists to feel something. Wondered what it's like to touch and feel something. Birşeye dokunmanın ve hissetmenin ne olduğunu merka ederek ufacık yumruklarını
Reklam
Un homme qui dort - 1974
"Ağaçlar, taşlar, su, bulutlar, kum, kiremit, ışık, rüzgar, yağmur. Gerçek olan tek şey senin yalnızlığın. Ne yaparsan yap, nereye gidersen git, ne gördüğün önemli değil. Yaptığın her şey boşuna. Aradığın hiçbir şey gerçek değil. Var olan her şey yalnızlıktır. Sana gelince, kendinle yüzleşiyorsun. Konuşmayı bıraktın ve sadece sessizlik sana cevap verdi. Ama o kelimeleri nerede bulacaksın... boğazında sıralanan binlerce ve milyonlarca kelime, sevinç gözyaşları, aşk fısıltıları, yine aptal kahkahalar? Zaten sessizliğin dehşeti içinde yaşıyorsun. Ama en sessiz olan zaten sen değil miydin?"
Kızıl Kale’nin de sırları vardı. Rhaegar’ın bile. Ejderha Kayası Prensi, Selmy’ye, asla Arthur Dayne’e güvendiği gibi güvenmemişti. Harrenhal bunun kanıtıydı. Yalancı bahar yılı. Bu hâlâ acı bir hatıraydı. Yaşlı Lord Whent, kardeşi Sör Oswell Whent’i ziyaret edip geri döndükten kısa bir süre sonra, bir turnuva düzenleyeceğini duyurmuştu. Kral
Doktor bey : Sevildiğini hissedebiliyor musun dedi: Doktor bey sevilmek nasıl bir şey dedim; bilmediğim, tatmadığım, hissetmediğim, uzaktan dahi olsa göremediğim bir şey hakkında nasıl bir cevap verebilirim sana dedim insanın tatmadığım bir şey hakkında nasıl bir beyanı olabilir diye ekledim. Doktor bana tattığım duyguları sor hisleri sor;
Gece Fısıltıları
Dokunmak gerek  gökyüzünün ücra köşelerine Alışmalı gecede  konuşulanlarla yaşamaya Belki de duvarlara  anlatılmalı bazı sırlar Ziyaya uğratılmadan yaşatılmalı bazı gerçekler. Kalem susturulabilmeli bazen Ruh yalnızlığına  gömülmeli belkide Kalpten akan aşk seli kurutulabilmeli  Duraklar  konulmalı hayatın ücra köşelerine CG
Reklam
Aşık Veysel’e sormuşlar: “Sizce aşk nedir?” Aşık Veysel gülümsemiş ve şöyle demiş; ”Seversin, kavuşamazsın, aşk olur…” Onun neyini sevdiğini bilmezsin. “Çünkü, çünkü, çünkü…” diye düşünürsün, aklına binlerce şey gelir, ama yine de bomboşsundur. Ve o kadar dolusundur ki onunla, konuşamazsın. Sözcüklere hapsedersen hakaret edecek gibi hissedersin
Karanlık gecelerde rumca aşk fısıltıları
Sevmek, yüreği hiç bilmediği yerlere götürür. “Aşk, tanımadığımız birine sahip olmadığımız bir şeyi vermektir.” Ebediyetin ruha değdiği, zamanın akmadığı o geniş ana taşır kişiyi. Aşk kendinden gitmektir, bazen kendine gitmektir, bazen yolda kaybolmak. “Gitmek daima aşina olanın bir parçasını; yabancı olan, aşina olmayan ve önceden kesinlikle bilmediğimiz bir parça için, bir yer için, yaşamın bir parçası için terk etmektir. Gitmek söz konusu olduğu zaman bizi bekleyenin ne olduğunu asla bilemeyiz” der Jean-Luc Nancy. Sevdiğimize göç ederiz. Sevdiğimizin yüzünde kendi hikâyemizi yeni baştan yazmak isteriz. Sevilen insan hayatını kaderin salvolarına karşı direngen bir ruh, kendi yatağını deşen muzaffer bir nehir gibi yeniden yazar. Madem bir âdemoğlu onu sevilmeye değer bulmuştur bu karanlık dünyada, boşuna yaşanmış bir ömür olmayacaktır hayatı. Başı sıkıştığında, boğulacak gibi olduğunda onu kurtaracak bir can simidi, tökezlediğinde yaslanacağı bir koltuk değneği vardır artık. Sonra birden kendimizi seyrettiğimiz o ayna kırılır. Aynanın ardındaki sır dökülür. Ardını gösteren bir cam, sevgilinin bütün kusurlarını serer ortaya. İşte en zoru burası. Yaşadıklarımın bir serap, kocaman bir yanılsama olduğu gerçeğiyle nasıl baş edeceğim? Bu bensem, o sırılsıklam âşık kadın da kimdi? O buysa, bir deniz feneri gibi bana kalbimin yolunu bulduran o adam kimdi? Şimdi payımıza ıstırap düşüyorsa, bizi kanatlandıran o sevinç nereye buharlaştı? Aşkın fısıltıları hangi bilinmez âlemde izini kaybettirdi?.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
güzel sevgili
Tam bitti diyorum. umutsuzluğun pençelerinin derimi kesmesine müsade ediyor, cehennemi yarattığı için Tanrı’ya isyan etmek üzere hazırlanıyorum.. sonra seni görüyorum azizim.. ve yeniden başlıyor aşkınla var olan kalbim atmaya, umut kalkanları koruyor tüm bedenimi umutsuzluğun pençelerinden, ve dilim, cennetim olan sana şükür fısıltıları gönderiyor oralarda bir yerlerde beni izleyen tanrıya.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.