" Sevgili eşitim, eğer
bir gün hayatıma gelirsen,
sana ve kızımıza yazdığım
şiirleri ve mektupları
okumak istiyorum.
Ve sevgili eşitim,
Çok şey istemiyorum.
Küçük bir evimiz,
Birkaç hayvanımız,
Bir kızımız olsun, yeter."🍁
Avuçlarıma kar yağardı
Kimi zaman tipi...
Kaç kere avuçlarımda mahsur kaldım.
Birkaç kış geçti Pollyanna
Ben hep mahzun kaldım.
Kocaman bir kardan adam yaptı içime bir çocuk şair
...
şiirlerim.
Sana bu son mektubu,
Artık senden mektup beklemediğimi söylemek için
yazıyorum Pollyanna
İstanbul; geçmişinde yüzlerce aşk hikayesine şahit olmuş koskoca bir şehir. Şehrin öne çıkan, en belirgin iki yapısı olan Galata Kulesi ve Kız Kulesi ise bu sefer hikayenin başrolünde.
Galata Kulesi, tüm şehri tepeden izleyerek İstanbul’a hakim olan eşsiz bir yapı. Kız Kulesi ise Boğaz’ın yalnız ve büyüleyici bir olarak tüm şehrin ilgi odağı
Hem Kafka'nın arkadaşı Max Brod'a hem de Franz Kafka vefat ettikten sonra dönemin gazetelerine şöyle yanıt veriyor :"Yazar Dr. Franz Kafka bana yazdığı ilk mektuplarda beni sevdiğini, aşık olduğunu tahmin ettim. Sonra gördüm ki o yazmaya aşıkmış. Onun yazdığı mektuplar birçok kadının hayalini dahi kuramayacağı derecede etkiliydi.
Muhabbet kuşumuz öldü
Arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak
Biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman
Acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur Pollyanna..
Bütün mektupları unut Frida. Sonsuza uzanan bir aşkın özeti say. Zaman eziliyor ve kararsız bir mevsim giriyor aramıza. Aşk nedir ki? Belki bir dudak tiryakiliği. Bulutsuz bir göğe içimizi çizmek belki. Küçük bir el, ipek dalgası ya da kaygılı bir ses çözüp çözüp bağlıyor küskün yanlarımızı. Hayatın tarihi de böyle bir şey Frida. Temiz yüzlü bir çocuktan doğuyoruz, sonra bütün defterleri denize atıyoruz. Ağzımızda soğuttuğumuz sözleri unut Frida. Onlar ki, zamana açılan koridorda bir çınlama sesi. Geçmişin aklını karıştırıyoruz ve hiç ummadığımız yerden kırılıyor kalbimiz. Gece ve keder, iki kere ter…