Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugün, hepimizin bildiği bütün hayatlar ''paramparça'' iken piyasada bunca çeşitli aşk şarkısı olması, aşkın kendisinin var olmamasından mı acaba? Belki de birileri Gorki'nin üniversitelisi gibi bizim adımıza, olmayan bir sevgiliye yazıyor bu satırları... Ve biz stadyumlarda toplanıp o mısraları dinlerken, aşk varmış gibi yaparak ağlaşıyoruz.... .... yaralı kalbimizin sökükleri dikilirken bir yandan...
Sayfa 125
“İnsan bazen tüm biriktirdiklerini riske etme pahasına, kendine sakladığı ya da düşünde yarattığı bir aşk bahçesinde, gizliden gizliye bir heykel yapar gibi bir ilişki tasarlar. En mahrem duygularını vehmeder, arzularını giydirir ona…”
Reklam
“Sevginin bizi kollayacağına, sarıp sarmalayacağına dair ön kabulümüz yüzünden koruma duvarlarımızı gönüllü yıkıp yaralarımızı açık hale getirmiyor muyuz?”
Mutsuzluk korkusu, bu kuşağın hastalıklarından biri.. Reklamlar, diziler, filmler, çevremizde öyle bir mutluluk bolunu şişirdi ki, uçup gidişini hayranlıkla izlediğimiz bu balon, bir türlü binemediğimiz, umutla beklediğimiz bir hasrete dönüştü. İdealize ettikçe şişen talepler, çekingenliği büyüttü. Mutluluk beklentisini abarttıkça mutsuz olduk.
Sayfa 106Kitabı okudu
Belki bir bebekten bir katil yaratan "karanlık"ın da ilk nedeni "sevgisizlik"tir. Hem tuzağımız hem ilacımız aşk... Hem kurtarıcımız hem cellatımız... En büyük sevincimiz en derin acımız... Şu halimizin müsebbibi ve yegane çaresi...
Bir dönem gurbette o "Sevgililer Günü" yanlızlığını bizzat tecrübe ettim. Okyanusun ortasında susuzluk çekmek gibi bir şeydi. Parka tahterevallisinin karşı kefesini dolduracak arkadaş bekleyen bir çocuk hüznü... Öksüzlere özgü bir "Anneler Günü"...
Reklam
Karac' oğlan' ı ve şiirini inceleyen İlhan Başgöz, (Karac' oğlan Cumhuriyet, 1999) bunun gerekçesini Türkmen konar göçerlerin şehirdeki, kasabadaki cinsel tabulardan azade yaşam tarzında bulur. Çadırdaki Türkmen kadını, dört duvar arasında erkekten ayrı yaşayan şehirli hemcinslerine göre çok daha rahattır. Bütün gün çadır dışında işinde gücündedir. O yüzden İslam mistisizmi kaynaklı bir "soyutlama"ya gelmez. Hayata olduğu gibi şiire de kanlı canlı, gerçek haliyle girer. İşte o yüzden Karac' oğlan "Ay doğup da şafak atmada sandım / Meğer yarin düğmeleri çözülmüş" diyerek divan şiiriyle dalga geçer. "Ferc"in onun dünyasında daha somut ve dünyevi bir anlamı vardır. Sevgili üzerinden Allah'a ilanıaşk etmez; tersine, "Öpülmemiş kızların kabul olmaz orucu," diyerek, aşka mani olan bir inanç sistemine posta koyar.
Dikkat! Bu yazı çocuklar ve bulantısı olanlar için sakıncalıdır! Berlin'in göbeğinde seks filmleri ve aletleri satan bir mağazaya girdim ne yalan söylemeli, hayret ettim. ... Daha önce sex shop gezmiş olanlar için tanıdık manzara... Beni hayrete düşüren bu değil: Moda olan seks filmleri... Girişte en öne konulan DVD'lerin konusu neydi biliyor musunuz? Pislik yedirme! Bu eskiden tezgah altında meraklısına sunulan bu tür fantezilerin -mevzuu bilenler cehaletimi bağışlasın- çoktandır böyle popüler hale geldiğini bilmiyordum. DVD'lerin kapağında, ortalarına yatırdıkları kadının ağzına işeyen erkeklerin, hemcinsinin ağzına kusan kadınların, birbirlerininin vücuduna sıvadıkları ("havyar" diye adlandırılan) dışkıyı teninden yalayan grupların fotoğrafları vardı.
Sayfa 157Kitabı okudu
Fatmagül'ün Suçu Ne, Vedat Türkali ustanın eserinden yapılan bir uyarlama... Tecavüzün, hem tecavüze uğrayan kadının hem de tecavüzcüsünün hayatında açtığı yaraları işleyen bir eser bu... Fakat dizinin tanıtımında tecavüz sahnesi öyle abartıldı ki, bu kampanya, başlı başına bir yaraya dönüştü. Haftalardır, "Beren nerede tecavüze uğrayacak?", "Tecavüz heyetinde kimler yer alacak?", "Tecavüze uğrayacağı kumsalda ne önlem alındı?", "Beren nasıl hazırlandı?", "O mu, yoksa Hülya mı daha iyi tecavüze uğradı?" haberleriyle o "büyük" ana hazırlandık. Nihayet tecavüz gecesi gözümüzü ekrana dayayıp Fatmagül'ün ırzına geçilişini cümbür cemaat izledik. Ve eserin amacının tamamen zıddına olarak el birliğiyle bu sahneyi bir "toplu tecavüz seyirliği" haline getirdik. ... Yazana, oynayana, çekene sözüm yok; ama dizi bahanesiyle medyada, internet'te, "Irzına nasıl geçtiler, yakından bakalım," kampanyası açarak fazlaca tecavüz reklamı yapmış olmuyor muyuz?
Sayfa 141Kitabı okudu
Gazeteler, yeni ayrıldığı altı yıllık eşinin genç bir sevgili bulduğunu yazdı. Yeni sevgililer, objektiflere yakalandı. Fotoğrafları çarşaf çarşaf yayımlandı. "Çocuklu kadına yakıştı mı?" sorusu hemen eski eşe soruldu. Bir polemik çıkar, diye umuldu. Ama Cem Özer, erkeklik raconunda dönüm noktası sayılabilecek bir yanıt verdi. Dedi ki:"Geriye çekilip baktım; ortada benimle alakalı bir şey olmadığını gördüm. Eski eşimin hayatına karışıp yargılamam nasıl mümkün olur. Bana, aldığı her kararda onu desteklemek düşer. Toza bulanırım, yine de onu toza kondurmam. Kaldı ki onu gülerken görmek hoşuma gitti. Mutluysa bana ancak halt etmek düşer." Şu cümleleri kuramadığı için kaç erkek melankolik, alkolik, katil, mahkum oldu kim bilir?.. Ve kaç kadın huzurundan, evinden, işinden, canından oldu.
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
"Aşk devrimcidir. Otorite, düzen, nizam tanımaz. Coşkuyla çarpan iki kabin yarattığı etkiye hiçbir direnç dayanmaz. Sınırlar, harp içindir; aşk sınırdan anlamaz. Yaş, sosyal statü, renk, ırk, cins, dil, mezhep, milliyet farkı, tutkuya mani olamaz. İki yürek buluştu mu onları dizginleyen çitler, bariyerler, örf ve adetler, gelenek ve görenekler, ilkeler, nizamnameler, akrabalar, ebeveynler tutuşur. Ten derde ilaç olur; ölüm ayrılığa yeğ tutulur. Seven iki yürek ayrılmaya zorlandıkça birleşir. Aşk yalnızca içten yıkılabilen bir kaledir. Sadece aşıkların birbirini yemesiyle yok olur."
''Mutluluğumuzu başkalarının mutsuzluğundan devşiren ve daha az acıyı talih sayan bir toplumuz.''
Aşk
Onu hatirladikca basin goğe ermiscesine ya da asansor bosluguna dusmuscesine urperiyorsa yureginiz.. Onunlayken pervanelesen yelkovanlar, onsuz mihlanip kaliyorsa yerine, bir akrep kadar hain..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.