Herkesin akıllı olmasını beklemenin çok uzun süreceğini anladım. Bir de bunun hiç bir zaman gerçekleşmeyeceğini... İnsanların değişmeyeceğini, onları değiştirebilecek kimsenin bulunmadığını ve bunun için çaba göstermeye değmeyeceğini.
"Peki, bu ülkede bir yurttaş hakkını nasıl arar?" Kestirme ve net bir cevap verdi:
"Arayamaz! Otuz yıl karara bağlanamayan ve bu yüzden katillerin zamanaşımından yararlandığı davalar olduğunu biliyor musun?"
Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir.
Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.
"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan,üşüyen, korkan bir insan."
İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.
Memurluk hayatımda çok denedim, bir memur ne kadar çok çalışırsa, ona o kadar iş yükleniro zavallı da işlerin altından kalkayım diye habire çalışır, çalıştıkça habire zavallıya iş verirler. Ne kadar çalışmaz, dalgaci olursa, bunun aklı bişeye ermiyor diye kimse iş vermez. Üstelik, çok iş yapıyor diye üstüne çok iş yükletilen memur, elbette bu kadar çok iş arasında bikaç da yanlış yapar. Buyüzden azarlanır, paylanır; ne kadar çalışırsa, yanlış yapma ihtimali de o kadar artar, o kadar da horlanır. Hiçbir iş yapmayan memurun, hiçbir yanlış da yapmayacağı için başı hiç belaya girmez