Ne de güzel özetlemiş...
Bu çağ debdebeli, tantanalı, gürültülü bir çağ... Mesela son zamanlarda, çağın hastalıklarından biri olan "siber zorbalık" diye bir mefhum çıktı. Zorbalık hayatın her alanında hissedilirken, dangur dungur konuşan tiplemeler görülebilecek her yerde zırvalarını arz-ı endam ettirirken, "artık bir şeye şaşırmamak" ile "artık her şeye karşı öfke patlaması yaşamak" arasında gelgitler yaşıyoruz.
"Siber zorbalık," insanların hayatlarının her alanında yaşadığı ve yaşattığı zorbalığın, sosyal medyanın verdiği özgürlük budalalığı içindeki hâli. Bu lisan, gençlerin tüm benliğini işgal etmiş durumda, tam da arayışlar çağını yaşamaları gerekirken, artık bir arayışları kalmamış haldeler. Kendi dünyalarında "duyar kasmak" diye tabir ettikleri seviyede ucuz bir duyarlılıkları var. Boş sözler içinde debelenmekten dolayı, her şeyi bomboş görmek ve etraflarına "boş yapma" demekten ibaret bir lisanları var. Atarlı giderli bir lisan, vızıldayan, umarsız, sırıtık, gevşek bir lisan. Zevkleri ve ilgileri, elbette ülkeye hâkim olan lisana maruz kalmalarının da etkisiyle saçmalıklarla dolu... Akıl, bilgi, mantık ve bilgelik yerlere savrulurken, bu ülkede bilimin ta kendisi şiddete maruz kalmışken, hemen her şeye "hıyar gösterene tuzla koşmak" misali atlıyorlar.
Tarihi eserler üzerinde aşk yaşayanlar, atarlı sözler yazanlar falan filan
İnsan, tarihi, kitaplardan öğrenemediği gibi mimariden de öğrenemiyordu. Heykeller, yazıtlar, anıtlar, sokak adları... geçmişe ışık tutabilecek her şey sistemli bir biçimde değiştirilmişti.
Sayfa 110Kitabı okudu
