Nihayet sağlam bir sandık içine konulan hediye geldi, Köşke götürdük, Atatürk antrede bekliyordu; sandık, nezareti altında itina ile açıldı. Tablonun üstündeki talaşlar boşaltıldı, temizlendi ve eser meydana çıktı.
Bu anda Atatürk'ün birdenbire yüzü karıştı, ayağa fırladı ve bağırdı:
-"Kapatın, kaldırın şunu. Ne iğrenç manzara! Gönderenin şaşarım aklı perişanına2ahmak."
Tablodaki manzara şuydu: Yerde bir Yunan efzun neferi sırt üstü yatıyor, fesli bir Osmanlı askeri onun göğsüne basmış, bir taraftan da süngüsünü saplamış. Efzunun yarasından kan boşanmış.