"Ne o? Altın mı? Sapsarı, pırıl pırıl, değerli altın mı? Hayır tanrılar, açgözlü alığın biri değilim ben. Kökler, ey duru gökyüzü! Karayı ak, çirkini güzel, haksızı haklı, alçağı soylu, yaşlıyı genç, korkağı yiğit yapmaya yeter bunun bu kadarı. Ah, tanrılar neden bu? Neden bu, ey tanrılar! Rahiplerinize, uşaklarınıza yüz çevirtir bu sizden, başının altındaki yastığı çeker dipdiri bir insanın; bu sarı köle, dinler kurar, sonra yıkar, cüzzamlıyı taptırır; hırsızı alıp üne, özgüye boğar, yanyana oturtur ulu kişilerle; budur işte yeniden evlendiren kırk yıllık dulu."
Flavius: ...Kim Timon'a kul köle olmuyor ki? Hangi kalp, hangi baş, hangi kılıç, hangi kuvvet, hangi servet efendimiz Timon'un emrine amade değil ki? Ulu Timon, asaletli, yüce, değerli Timon! Ah bir bitti mi bu övgüleri satın alan paralar, tükenir o övgülere can atan soluklar da! Ziyafetle kazanılan dost çabuk yitirilir. Bir kış yağmurunun bulutu görünmeye koşun, bu sineklerin hiçbirini ortada bulamazsınız.
Sayfa 64 - Athena YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Flavius: Cömertliğin asıl düşmanı, kendi eli açık diye herkesi eli açık sanmaktır.
Sayfa 67 - Athena YayınlarıKitabı okudu
Ne garip, ne acayip haldir ki bu, insanın en büyük günahı başkalarına fazla iyilik etmesi oluyor.
Sayfa 106 - Athena YayınlarıKitabı okudu
Ama görüyorum ki insanların, merhameti bir yana bırakmayı öğrenmeleri lazım; zira menfaat her şeyden önce geliyor.
Sayfa 78 - Athena YayınlarıKitabı okudu
İşte dünyanın hali bu, her dalkavuğun ruhu aynı soydandır, bir tabaktan yemek yediği her adama insan dost diyemiyor.
Sayfa 77 - Athena YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.