Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğup büyüdüğü yere ait değil insan... Acı çektiği ya da çok mutlu olduğu yere de ait değil... İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere ait... Şey gibi bir his işte bu; çok, çok susamak gibi... Siz anlamazsınız bu hissi, bir tek O anlar.. / Ali Lidar / tesirsiz parçalar
Öyle..
İhanetler yormuş olsada beni belkide olgunlaşmak içindi yaşanan bu aksilikler..her aksilikten sonra sığındığım tek liman,vicdanım ve o vicdanı bana veren Allah'tır.Çünkü tüm çıplaklığıyla gerçeği bilen niyeti bilen oydu,hatalarım oldu ama asla kendi başarım için ezmedim kimseyi ve kimsenin hakkına göz dikmedim.Çok kaybettim ama bu kaybedişlerimdi beni güçlü kılan,şimdi yaralarıma tuz basın,belki acıtırsınız,ama alamazsınız canımı.yüksek bir tepeden iZliyorum meydan'ı görüyorum ki sırtlanlar ve akbabalar sarmış her yanı,ben meydanı boş bırakmadım siz meydanı boş gördünüz şimdi yaşayın saltanatınızı,ama inersem o meydana işte ozaman görün beni,suskunluğum korkularımdan değil ADAM'lıgımdandır.fakat ADAM olan anlar beni..hesabını veremeyecegım hiç bir şey yoktur benım hayatımda ama bakarım karşımdakine anlayabilirmi beni.
Reklam
Nazım Hikmet' le ilgili bilmediklerim.
1827 yılında Almanya'nın Magdeburg kentinde bir müzik öğretmeninin oğlu dünyaya gelir (Karl Detroit). Anne ve baba sürekli kavga ettiklerinden dolayı çocuk akrabaları tarafından yetimhaneye götürülür. Çocuk 12 yaşına geldiğinde bir gece yarısı bütün arkadaşları uyurken çarşafları birbirine dolayarak yetimhaneden kaçar ve Hamburg'a gider. Büyük bir
Bayramlık Bir Özlem
Bir bayram telaşı değil bu yaşadığım . Bayramlar geçti artık benden sabah giyilme hayaliyle başucuna konan bayramlıklarla. Kim bilir kaç tanesi kimin eskisiydi. Ziyanı yoktu. Şekerlerle dolu hazineler görürdük rüyalarda. Altınlarla değil. Altının daha değerli olduğunu söylese biri bize, büyüklerin saçma, parlak metalleri seven garip insanlar
İYİ Kİ DOĞDUN NAZIM HİKMET 113 YAŞINDA
1827 yılında Almanya'nın Magdeburg kentinde bir müzik öğretmeninin oğlu dünyaya gelir (Karl Detroit). Anne ve baba sürekli kavga ettiklerinden dolayı çocuk akrabaları tarafından yetimhaneye götürülür. Çocuk 12 yaşına geldiğinde bir gece yarısı bütün arkadaşları uyurken çarşafları birbirine dolayarak yetimhaneden kaçar ve Hamburg'a gider. Büyük bir
kanayan dizlerimi öylece seyredenler oldu kimsede elimden tutup ne dizimdeki yarayı sardı ne de kalbimdeki yarayı sardı. Öylece yanımdan geçip gittiler bunu size çaresizliğini anlatsam anlar mısınız? anlamazsınız çünkü sizde o yanımdan geçip gidenlerden farksız değilsiniz. senin canın çok yanmış demediniz bir kere olsa samimi olup sarılmadınız bile. tek başıma kaldım hep bu yolda. aslında tutsaydınız hiç bırakmak istemiyceğiniz ellerim vardı size kalbim vardı samimi içten dizlerimdeki yarayı sarsaydınız size doya doya bıkmadan koşacağım zamanlar günler hatta saniyeler vardı bakın sizin yaranızın büyüğüne küçüğüne bakmadan koşan bir ben vardım sonra ayağıma çelme takıp size gelmememi sağlayacak olansa sizler varsınız şimdi anlatabildimmi?
Reklam
Bir cesaret örneği. (Bu hikâyede ürün yerleştirme bulunmaktadır.)
Ne demek son otobüs gitti ya burda mı kalıcaz şimdi? Tüm firmalara sorduk mu Esra, hiç mi kalmadı.. Tekrar Urfa’ya dönmem bak öldüm sıcaktan yahu burda bekliyorum ben. Ben şuraya sorucam tekrar dur. Abi kolay gelsin Antakya’ya otobüs var mı? Evet az sonra kalkacak bir otobüs var. Çok şükür iki bilet alabilir miyiz? Çok ön tarafta olmasın
KURAN'I ANLAYAMAZSINIZ DİYENLERE İşte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı vahyettik. Sen, Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dileyene kendisiyle doğru yola erişmeleri için bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin. (Şura 52) Ayette de görüldüğü gibi Kur'an kitap ve iman nedir bilmeyen ümmi bir Peygambere vahyedilmiştir. Peygamberimiz de yine geneli bu şekilde olan toplumuna tebliğ görevini yerine getirmiştir. Bu topluma siz söylediklerimi anlamazsınız şu kadar ilim bilmeniz gerekir dememiş ve cahiliye dönemi insanlarına tebliğini başarıyla yerine getirmiştir. Çünkü Rabbimiz kitabı için apaçık bir bildiridir tanımını defaatle yapmış ve bu kitabı sadece ilim sahipleri anlar diye bir ifade kullanmamış akıl sahibi herkesi bu kitaptan hesaba çekeceğini beyan etmiştir. O halde Allah'ın mesajından sadece ilim sahipleri, İmam hatip İlahiyat mezunları, Proflar, müftüler,imamlar vb. değil Ey iman edenler hitabına binaen hepimiz sorumluyuz. Anlamak, anlatmak ve yaşamakla mükellefiz. Mahşerde tek başımıza hesaba çekilirken Rabbimiz mesajımı okudun mu diye sorduğunda bana sen anlamazsın dediler onun için okumadım diyebilecekseniz buyrun okumayın ve şunu da unutmayın size bunu söyleyenler yanınızda olmayacak...
Arkamda bıraktığım otuz küsür sene şunu öğretti bana. Doğup büyüdüğü yere ait değil insan. Acı çektiği ya da çok mutlu olduğu yere de ait değil. İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere ait. Şey gibi bir his işte bu. Çok, çok susamak gibi. Siz anlamazsınız bu hissi, bir tek o anlar...
1827 yılında Almanyanın Magdeburg kentinde bir müzik öğretmeninin oğlu dünyaya gelir (Karl Detroit). Anne ve baba sürekli kavga ettiklerinden dolayı çocuk akrabaları tarafından yetimhaneye götürülür. Çocuk 12 yaşına geldiğinde bir gece yarısı bütün arkadaşları uyurken çarşafları birbirine dolayarak yetimhaneden kaçar ve Hamburg'a gider. Büyük bir
Reklam
Arkamda bıraktığım otuz küsür sene şunu öğretti bana. Doğup büyüdüğü yere ait değil insan. Acı çektiği ya da çok mutlu olduğu yere de ait değil. İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere ait. Şey gibi bir his işte bu. Çok, çok susamak gibi. Siz anlamazsınız bu hissi, bir tek o anlar... Ali Lidar
Arkamda bıraktığım otuz küsür sene şunu öğretti bana. Doğup büyüdüğü yere ait değil insan. Acı çektiği ya da çok mutlu olduğu yere de ait değil. İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere ait. Şey gibi bir his işte bu. Çok, çok susamak gibi. Siz anlamazsınız bu hissi, bir tek o anlar..
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.