Bu gece 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gecedir. Bu gece denizlerin ermişi İlyas'la karaların ermişi Hızır buluşacaklar. Dünya kurulduğundan bu yana bu iki ermiş her yıl, yılın bu gecesinde buluşurlar...
Yaşar Kemal bu kitabında Yörüklerin destansı ve bir o kadar da hüzünlü olan yok oluşlarının, Çukurova ile Toroslar arasında yer yurt ararken çektikleri acıların, Çukurova'yı talan etmiş ağaların, beylerin elinden uçsuz bucaksız topraklarında kendilerine küçücük bir kışlak ararken çektiği acıların kucağına bırakıyor bizleri. Bütün oba ile birlikte siz de yürüyorsunuz. Adamlar, kadınlar, koyunlar, köpekler, çadırlar... Sizin de bir dilek hakkınız olsa bu bahar gecesinde, eminim siz de bu romanı okurken bu hakkınızı yörüklere bir kışlak dilemek için kullanacaksınız. Ağalara, beylere bir kışlak için gelin verdikleri güzel kızları, cerenleri için... Yörüklerin yok oluşuna yakılmış bir ağıt diyor Yaşar Kemal.
Kalktık Horasan'dan sökün eyledik. Parlar omzumuzda uzun şelfeler. Kurt sürüleri gibi dağıldık dünyaya, yayıldık mağrıptan maşrıka dek. Kirmızı yakut gözlü, uzun boyunlu atlarımızı Sind suyuna, Nil suyuna sürdük. Memleketler, kaleler, şehirler aldık, devletler kurduk. Harran ovasına, Mezopotamya'ya, Arabistan çölüne, Anadolu'ya, Kafkas dağlarına, geniş Rus bozkırlarına, on bin yüz bin karaçadırla kartallar gibi indik. Uzun, yedi direkli, keçi kılından kara çadırlarımız...