Kumandan asık bir yüzle sordu: - Şu Çin subayının yüzüne bir pusatla, hiç olmazsa bir taş veya demirle vurduğun anlaşılıyor. Yalan söyleme. Doğruyu söylersen cezan azalır. Gök Börü omuzlarını silkti: - Ben onun yüzüne atadan gördüğüm gibi bir tokat vurdum o kadar... Kumandan öfkelenmişti: - “Yalan söyleme. Ben sana doğruyu söyletmesini bilirim” diye bağırdı. Gök Börü de öfkelenmişti: - Ulan! Ne direnip duruyorsun! İnanmıyorsan gel senin de yüzüne bir tokat vurayım. Derini patlatıp avurdunu şişiremezsem Türk’üm diye gezmem!..
-ben, attığı ok şaşmayan, attan yere düşmeyen, Çin'e akın ettikte on tümen mal taşıyan, Çuluk Kağan ölünce Çinli vurup yaşayan Yüzbaşı Işbara Alp'ım!
Sayfa 34
Reklam
- Neden buyruğuma kulak asmıyorsunuz? Niçin yağma etmiyorsunuz? - Yağma hakkımız yok! - Neden? - Köyü Binbaşı Işbara Alp almıştır. Hak onundur. - Ben size buyruk veriyorum. - Olmaz; türeye uymaz.
Almıla ardına baktı: Çinli beğ kendisine yaklaşırken ötekiler de ona yaklaşıyorlardı. Gözleriyle arkasını bir süzdü: Onbaşı Pars’ı görmüştü. Göz göze geldikleri zaman sanki ikisinin gözlerinden birer gizli ışık çıktı ve bu ışıklar ok gibi giderek ötekinin yüreğine yerleşti.
“…Geç kaldın it tohumu!... Ben öcümü aldım!...”
Sayfa 403 - ötükenKitabı okudu
Selçuk ve tuğrul beğ
Türk Elinde iki Kağan olur mu? İki Kağan olunca biri ötekinin buyruğunda demektir.
Reklam
180 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.