Kumandan asık bir yüzle sordu:
- Şu Çin subayının yüzüne bir pusatla, hiç olmazsa bir taş veya demirle vurduğun anlaşılıyor. Yalan söyleme. Doğruyu söylersen cezan azalır.
Gök Börü omuzlarını silkti:
- Ben onun yüzüne atadan gördüğüm gibi bir tokat vurdum o kadar...
Kumandan öfkelenmişti:
- “Yalan söyleme. Ben sana doğruyu söyletmesini bilirim” diye bağırdı.
Gök Börü de öfkelenmişti:
- Ulan! Ne direnip duruyorsun! İnanmıyorsan gel senin de yüzüne bir tokat vurayım. Derini patlatıp avurdunu şişiremezsem Türk’üm diye gezmem!..
Almıla ardına baktı: Çinli beğ kendisine yaklaşırken ötekiler de ona yaklaşıyorlardı. Gözleriyle arkasını bir süzdü:
Onbaşı Pars’ı görmüştü. Göz göze geldikleri
zaman sanki ikisinin gözlerinden birer gizli ışık çıktı ve bu ışıklar ok gibi giderek ötekinin
yüreğine yerleşti.