Ortodoks marksizminden etkilenmeyerek yazılmış harika bir giriş kitabı ayrıca konu geniş eksende sade bir biçimde işlenerek ele alınmış. Ortodoks marksizmi derken ise iktisadi indirgemecilik olmayan marksizmden bahsettim.
"Büyük devletlerin burjuvazisinin felsefe adı altında en kaba hurafelere,en bayağı dini hayallere ve en yüce manevi karışıklığa kendini kaptırması proletarya devrimi ya da ulusal devrim açısından aslında pek de üzülecek bir durum değil."
“Skolastik felsefe kiliseye ve dogmalarına nasıl bağımlı idiyse, günümüz burjuva felsefesi de kapitalizme öyle bağımlıdır. Ancak, skolastikte açık ve itiraf edilmiş olan, modern skolastikte özenle saklanmaktadır.”
“Avrupa burjuvazisinin iniş yoluna girdiği, proleterya devrimini karşısında gördüğü günümüzdeki gibi dönemlerde, burjuvazinin huzur bulma ve güç alma aracı, ayaklarının altındaki zeminin kaydığını hissedince sarıldığı direktir din.”
Bir kere iktidara geldikten sonra faşizm, tıpkı bütün sonradan görmelerin asalet arması toplayışları gibi, kendisine tarihten emsaller, selefler arar. Ataerkil geleneğe, mistikliğe ve romantikliğe sarılır.