Dönüp dolaşıp bu histe sıkışmak:
...bunaltıya yakın ve tahlili güç, bir ucu müphem, derin özleyişler ve kederlerle çalkalanan bir his...
Sevmek için muhakkak ayrılmak mı lazım?
Sayfa 144
Bu birbirini anlayan iki ruhun birbirinde kayboluşu gibi bir şeydi.
Sayfa 22Kitabı okuyacak
Bu bir rüya değildi. Hakikatle de alâkasi
yoktu.
“Belki tek eksiğim bu oldu. Daima evin uslu çocuğu kaldım. Kendimi gizledim ve düşündüğümden başka türlü hareket ettim… Daha doğrusu kaçtım. Daima zihnimin bir köşesinde yaşadım.”
Sayfa 19
Aydaki Kadın
“Hiçbir şey bitmiyor Selim, hiçbir şey.Her şey birbirine karışıyor, kenetleniyor.Dipte olanı birdenbire en üstte görüyorsun.Hepsi suyun yüzüne çıkmak için vaktini bekliyor.”
1980'ler !
Büyük bir krize girmek üzereyiz. Paramız düşüyor ve daha da düşecek. Para yerine itibari bir değerler silsilesinde yaşıyoruz. Bunun neticesini elbette göreceğiz...Hem enflasyon, hem para darlığı.. En korkuncu ikisinin beraber olması. Dolar karaborsada gittikçe yükseliyor.
Sayfa 130
Kıskançlık arzu ile kapı bir komşu. Fakat arzu kolay kolay objesini muhafaza edemiyor. Onun sayısız dehlizleri var ... Hepsi Leyla'sızlığa çıkan dehlizleri.
"Şimdi İstanbul'da olsaydım. Bir sinemada. ikimizin beraber o kadar güldüğümüz, benim onun hoşuna gittiğini bildiğim için o kadar çocuklaştığım filmlerden birinde."
Hiçbir şey fark etmiyor. Hiçbir şey fark etmeyecek. O kadar kendi vehimleri içinde ki ... Beni bir defa kendim olarak tanımasını ne kadar isterdim.
Biraz sonra bu sızı keskin bir acıma olacak, sonra değişecek, nefsini itham
olacak ve sonra eski hayranlıklar başlayacak ... Daha şimdiden bütün karışık cihazlarıyla eski makineyi kendi içinde doludizgin işlemeğe hazır görüyor. Merhamet, kıskançlık, itisaf arzusu, nefsini suçlandırma, kaybetmek, kaybetmiş olma korkusu ve bunların yanı başında bazen hepsini silerek yerine geçen, bazen hepsinin muhassılası arzu, bir elektrik santralinin düğmeleri gibi orada, kendi içinde bekliyorlar. Ve yine biliyor ki küçük bir vesile, içten bir itiş, dışardan bir temas bu düğmelerden birisini veya birkaçını birden harekete getirecek, birden mor, kırmızı veya yeşil bir ışık yanacak ve hemen arkasından bütün cihaz harekete gelecek. Nitekim biraz evvel sadece kendini ithamdı, şimdi o hafif hiddet başladı. Selim bu hiddet kadar içinde geçen şeylerin hiçbirine şaşırmazdı. Selim kendi içinde eski yılanın kımıldanışını bir çeşit lezzetle seyrediyor.
Bu birbirini anlayan iki ruhun birbirinde kayboluşu gibiydi.
Kadın tecrübesine, arzunun gerçek kapısının kendisine açılmasına rağmen genç kadına, şüphesiz güzelliğinin aralarına koyduğu bir uzaklıktan sadece tapılarak sevilecek bir şey gibi bakmıştı. Ona doğru bütün içiyle akmış, onda dağılıp tükenmek istemişti. Hakikatte bu bütün bir büyüleme ve kamaşmaydı.
Zümrüt, hayatını alt üst eden iç didişmesine rağmen kendisini seçtiği için içinde bir taraf minnettardı. Ona yepyeni bir kapı açmıştı. Fakat sevilmek veya bir kadını olmakla sevmenin arasında büyük fark vardı. Sevmek müphem bir hülyaya bir cevaptı. Kendiliğinden bir boşluğu doldurması icap ederdi.