Edebiyatımızın pek çok türünde eser veren Mehmet Rauf, polisiye alanında da yeteneğini sergilemek istemiş. Define ve Kan Damlası adlı eserleri birbirinin devamı niteliğinde romanlar olduğu için bu incelemede peş peşe okuduğum iki eseri bir arada ele almak istiyorum.
Define, yaşadığı Erzurum'u bulması istenilen bir define sebebiyle terk
Selahattin Enis ile tanışma kitabım olan Zaniyeler, 1922'te tefrika edildi, 1923'te de kitap olarak basıldı. Yazarın ikinci eseri olarak değerlendirilebilecek Zaniyeler, birinci dünya harbinin hemen öncesinde Konya'daki taşra yaşamından başlayarak İstanbul'da harp yıllarında devam eden ve bu yılları bir kadının gözünden tüm çıplaklığıyla anlatan bir eser. Edebiyatımızda natüralizmin yetkin temsilcilerinden biri olan Enis, edebiyatın toplumun sorunlarını yansıtmasına inandığından eserlerini bu anlayışa bağlı kalarak kaleme aldı.
Hayat kadını anlamına gelen zaniye bir kadının günlükleri vasıtasıyla okuduğumuz bu romanda harp yıllarının çetin şartlarında İstanbul'un elit tabakasının siyasi, ekonomik ve sosyal gerçeklerden ve tüm ahlaki normlardan uzak yaşamını okuyoruz. Baş karakter Fitnat'ın günlükleriyle İstanbul'un günlük yaşamına, savaşa dair havadislerin nasıl karşılandığına, gece hayatına, siyasilerin ve bir gecede zenginliğe erişen harp fırsatçılarının kurmaya çalıştığı yeni düzene dair pek çok fikir edinme imkanımız oluyor. Olayların gerçekliğine dair ipucunu ise yazarın o yıllarda ihtiyat zabitliği vazifesi veriyor.
Akıcı bir üslup ve sade bir dille kaleme alınan Zaniyeler, özgün konusu ve sürükleyici kurgusuyla okunması gereken önemli bir eser. Ancak hızla gelişen olaylar ve mekan tasvirlerinin zayıflığı metnin edebi lezzetini azaltmış. Karakter betimlemeleri çok daha iyi. Romanı okurken bugün de pek çok şeyin aynı olduğu, kültürel ve ahlaki yozlaşmanın belki daha da derinleştiğini düşündürtmesi oldukça önemli.
ZaniyelerSalahaddin Enis · İş Bankası Kültür Yayınları · 2021385 okunma
Modern Japon edebiyatının önemli değerlerinden olan Ogai Mori ile Yaban Kızı romanıyla tanışmış oldum. Japonya'nın Meiji Restorasyonu ile birlikte değişim sancıları çektiği yıllarda kaleme alınan Yaban Kızı, ekonomik ve sosyokültürel değişimin izlerini aşk hikayesi üzerinden anlatan bir dönem romanı niteliğinde.
Alper Kaan Bilir'in başarılı çevirisi ve okuru bilgilendirici harikulade dipnotlarıyla keyifli ve akıcı bir okuma oldu. Mori'nin dili oldukça sade. Basit bir kurgu ile tempoyu düşürmeden okuru yaklaşan sona götürmeyi başarıyor. Romandaki farklı karakterlerin düşünce ve eylemlerini de yansıtarak metni zenginleştirmeyi başarmış. Keza realist romana özgü gözlem ve araştırma örnekleri de sunuyor okura. Hikayeye dair sadece final bölümünde bir tatminsizlik yaşadığımı söylemeliyim. Japonya ile alakalı çok fazla terim ve gönderme olduğu için metin ara ara bölünebiliyor ama burada çevirmen faktörüyle kolayca metne geri dönebiliyoruz.
Japon klasiklerine giriş niteliğinde bir metin olduğunu düşündüğüm Yaban Kazı, sade dili ve akıcı kurgusuyla kendini okutturmayı başaran bir roman. Tavsiye ederim.
Yaban KazıOgai Mori · İthaki Yayınları · 20212,824 okunma
Edebiyatımızda ilk toplumsal roman olarak karşımıza çıkan Çıkrıklar Durunca, Anadolu'nun hayali bir Alevi köyü olan Adaköy'de geçen yarım kalmış bir isyan hikayesini konu alıyor. Sadri Ertem, bu ilk romanında, Osmanlı'nın son yıllarında Anadolu köylerinin genel durumu hakkında ipuçları verirken; sanayileşme ile beraber el emeğiyle,